homepage

 

     

MARMARIS

Marmaris Arkeoloji Müzesi, tarihi Marmaris Kalesi'ne hizmet vermektedir. Bu bakimdan Marmaris Müzesi'ni anlatirken müze binasinin tarihinden öncelikle söz etmek gerekir.
Herodot, Marmariste ilk surlarin M.Ö. 3. binde yapildigini yazmistir. Marmaris yat limani arkasinda yüksek bir noktada yer alan tarihi Marmaris Kale-si'nin yapim tarihi ile ilgili çesitli görüsler bulunmaktadir. Bu görüslerden biri kalenin Kanuni Sultan Süleyman tarafindan 1522 yilinda Rodos seferi sirasinda yaptirildigi Sultan ve ordusunun sefer sirasinda burada konakladigidir.
 

Kalenin yapimindan söz eden tek yazili kaynak Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sidir. 17. yüzyilda Mugla çevresini gezen Evliya Çelebi, Kanuni Sultan Süleyman'in Rodos seferi öncesinde kalenin yaptirilmasi için emir verdiginden ve kalenin sefer sirasinda askeri üs olarak kullanildigindan söz etmektedir. Kaynakta kalenin ana kaya üzerine dört tabyali olarak insa edildigi, düzgün taslardan örülmüs 400 ayak duvari oldugu, giris kapisi üzerinde bir kitabe, içeride Dizdar, Imam, Kayyum ve nöbetçiler için birer oda bulundugu söylenmektedir.

Diger bir tarih yazari, Celaloglu Mustafa'nin Kanuni Sultan Süleyman ve Ordusu'nun Marmaris günlerini, Rodos seferini ve Istanbul'a dönüslerini anlattigi eserinde kaleden hiç söz edilmemektedir.

Bahriye kitabini yazan Piri Reis ise eserinde ve çizdigi haritada Marmaris Kalesi'ne yer vermemektedir. Piri Reis'in Akdeniz'deki diger kaleleri çizdigi ve kitabi için notlar aldigi 1494-1520 yillari arasinda, Marmaris'te bir kalenin varligi kaydedilmemistir.
Kalenin tarihlendirilmesinde bir diger görüste 1520 yilinda tahta çikan Kanuni Sultan Süleyman'in kalenin insaati için emri Rodos seferi dönüsünde verdigidir. Kaleye çikilan dar ve basamakli sokagin girisinde Hafza Sultan Kervansaray'i yer almaktadir. 7 küçük ve 1 büyük odasi bulunan kale ile çagdas kervansarayin girisinde bulunan yazitta, 1545 tarihi okunmaktadir. Bu tarih kale ve hanin sefer sonrasinda ayni zamanda insa edildigi savini güçlendirmektedir .
Kalenin önemli bir kismi, Birinci Dünya Savasi sirasinda 1914 yilinda bir Fransiz savas gemisinin top atislariyla yikilmistir. Cumhuriyet öncesinden baslayarak yakin tarihe kadar içi Marmarisliler tarafindan iskan edilen Marmaris Kalesinde 18 konut bir çesme ve bir sarnicin bulundugu bilinmektedir. Günümüzde ise müze içinde bir kaplumbaga ailesi ve bir tavuskusu ailesi yasamaktadir.
Kale 1980-1990 yillari arasinda restore edilmis ve 1991 yilinda Marmaris Müzesi olarak hizmete açilmistir. Toplam 7 kapali mekani bulunmaktadir. Besik tonozlu giris mekani iç bahçeye açilmaktadir. Avluda sagda ve solda yer alan merdivenler surlara çikisi saglamaktadir. Besik tonozla örtülü olan kapali mekanlardan ikisi arkeoloji salonu olarak düzenlenmistir. Bu salonlarda ve bahçede bölgeden toplanan tas eserler, Hellenistik Roma ve Bizans çaglarina ait Amphoralar ve Knidos, Burgaz, Hisarönü kazilarinda açiga çikarilan pismis toprak kandiller, çesitli kaplar, cam eserler, ok uçlari, sikkeler ve süs esyalari sergilenmektedir. Etnografya salonunda ise Osmanli dönemi sonuna tarihlenen günlük yasamla ilgili dokuma, hali kilim, mobilya, bakir mutfak esyalari, silahlar ve süs esyalari sergilenmektedir. Bu salonlar disinda diger mekanlar sanat galerisi, büro ve depo olarak kullanilmaktadir. Müze turizm sezonu süresince Pazartesi günleri disinda her gün 08.30-12.00 ve 13.00-17.30 saatleri arasinda ziyarete açiktir.

ÖREN YERLERI
3 tarafi denizle çevrili olan Marmaris Ilçesi batida Datça Yarimadasi'na, kuzeydogusunda Balaban Dagi'na, güneybatida Bozburun'a uzanmaktadir. Girinti çikintilarinda bulunan çok sayida koy, irili ufakli adalar, bazi yerlerde denizle birlesen ormanlarla güçlenen dogal güzellikleri ilçeyi tercih edilen bir turizm merkezi haline getirmistir. Bu tercihte ilçenin yakin çevresinde bulunan ören yerleri de rol oynamaktadir.

Batida deniz, güneyde daglar tarafindan saklanan bir yer-lesim olan Marmaris ve Datça yarimadasi bu stratejik özelligi nedeni ile tarihte de tercih edilen bir yer olmustur. Marmaris ve Datça ilçeleri tarihleri; tarihi cografya içinde sergiledikleri bütünlük nedeni ile birlikte tanitilmaya çalisilmistir. Bölgenin M.Ö. 5. binden itibaren Osmanli dönemi sonuna kadar tarihini yansitan bir çok iz bulunmaktadir.

PHYSKOS

Marmaris ilçe merkezinin 3 km. kuzeyinde, Beldibi Köyü, Ergöz mevkiinde, Asartepe üzerinde yer almaktadir. Strabon Physcus'un Mylasa kentinin limani oldugunu söylemektedir. Sur duvarlari arazinin egimi esas alinarak insa edilmistir. Temel izleri çogunlukla toprak ve bitki örtüsü altindadir.

SARANDA
Marmaris ilçesine 45 km. uzaklikta, Sögüt Köyü güneyinde Sömbeki Körfezi dogu-sunda yer alan Saranda'ya virajli bir yolla ulasilir.
Polygonal duvarli bir akropol kalintisi vardir. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kesintisiz iskan edilmistir.
ERINE
Marmaris'in güney batisinda yeralan ören yerine, Hisarönü Köyü'nden 3 km.lik stabilize orman yolu ile ulasmak mümkündür.

KASTABOS
Marmaris ilçesi, Hisarönü Köyü, Pazarlik Tepesi üzerinde yer almaktadir. Bir kaide üzerine yapilan Ion düzenindeki Hemithea Tapinagi M.Ö. 4. yüzyila tarihlenmektedir. Tarih yazari Diadoros tarafindan belirtilen Hemithia Kutsal Alani Prof. J. COOK'un burada buldugu bir yazitla dogrulanmaktadir. Güney yamaçda yer alan tiyatro oldukça yikik durumdadir.

AMOS

Marmaris ilçesi Turunç Köyü, Hisarburnu yakininda, Kumlu-bük koyunun kuzeybatisinda, Asarlik Tepe üzerindedir. Yakinina kadar araçla ulasmak mümkündür. Kalintilarin yogun oldugu tepe kismina zorlu olmayan bir tirmanma ile ulasilir. Surlari, kuleleri, çesitli yapilara ait temel izleri ve tiyatro görülmektedir.

BYBASSIOS
Orhaniye Köyü yakininda Erine yolu üzerinde yer almaktadir. Kentin sur kalintilari orman içindedir

TYMNUS
Saranda'nin kuzeybati yakasinda Sögüt Köyü'nün yakininda yer almaktadir. Burada, Zeus ve Hera Dini Kültü oldugu yazitlardan ögrenilmektedir. Ayrica kurban edilen hayvanlarin dagitimini yapan din adamlari için bir stoa bulunmaktadir. Stoa içinde ates yakmanin ve çivi çakmanin yasak ve cezasinin 100 Drahmi oldugu yine yazitlardan ögrenilmistir.
LORYMA

Loryma Antik kenti Taslica, Bozukkale yakininda, Karaburun üzerinde yeralmaktadir. Kente ulasim, Bozukkale limanina kadar deniz yoluyla yapilmaktadir. Daha sonra kalintilara kadar bir saati askin bir süre tirmanmak gerekmektedir.

M.Ö. 4. yüzyilda Rodos'un karsi yakasi "Rodos Peraia'si" kentleri içinde önemli bir merkezdir. Büyük bir koya sahip olan antik kentte Alman Arkeolog Dr. Winferd HELD baskanliginda bilimsel yüzey arastirmalari 1995 yilindan beri sürdürülmektedir.
Küçük bir kent olan Loryma M.Ö. 7 yüzyilda kurulmustur. Arkaik ve Klasik dönemlere tarihlenen iki evreli bir surla çevrilmistir.
Kentin yukari kisminda yine iki evreli bir surla çevrili olan Akropolisi bulunmaktadir. Dar ve uzun liman kalesi koyun girisini kontrol eder konumdadir.

Loryma'nin konutlari, yamaçta özenle örülmüs teraslar üstündedir. Kentin batisindaki ovada "Artemis Soteria" Kutsal Alani yer almaktadir. Koyun batisinda güneye dogru uzanan nekropol alani tapinaga bitisiktir. Nekropolün güneyindeki ovada ise Apollon Kutsal Alani bulunmaktadir. Bizans döneminde, bir donanma üssü ve silah deposu olan Loryma Akropolü üzerine antik dönem malzemeleri de kullanilarak üç kilise ve çok sayida ev yapilmistir.
Kent M.S. 7. yüzyilda Arap istilasindan sonra tamamen terk edilmistir.

KIRAN GÖLÜ
Marmaris'in güneybatisinda, güneyde Loryma liman kentine komsu olan 30 m. çapindaki bir kuru göl yakininda yer alan yerlesime deniz yoluyla ulasim mümkündür. Bozuk kale limaninda sona eren deniz yolculugundan sonra kalintilara 2 saatlik bir tirmanisla ulasilmaktadir.

1995 yilinda Dr. Zeynep KUBAN ve Dr. Turgut SANER tarafindan yapilan bilimsel arastirmalarla sunagi da korunmus olan tapinak, tiyatro yapilari ile islevleri henüz kesin olarak bilinmeyen 5 yapi kalintisi daha belirlenmistir. Ayrica bölgeye özgü, basamakli piramit mezarlari ve üstleri, besik çati biçimli kapaklarla örtülmüs büyük blok taslardan yapilmis oda mezarlara rastlanmaktadir.

Merkezin, Bozburun yarimadasinda oldugu düsünülen Attika Deniz Birligine vergi ödeyen kent gruplari tarafindan toplanti ve kült yeri olarak kullanilmis olabilecegi arastirmacilar tarafindan ifade edilmektedir.
Prynos, Hydas, Cennet ada, Kedreai, Galliopolis, Keçi ve Bedir adalari, Euthenna, Bayir, Gebekse, Gavur Sancagi Marmaris ilçesi yakininda yerleri bilinen ancak detayli arastirmalarin henüz yapilmadigi diger arkeolojik merkezlerdir. Datça ilçesi sinirlari içinde yer alan Knidos, Bybossos, Triopion, Burgaz antik yerlesmeleri yani sira bölgede yer alan sarniç, mezar, kale, kilise, manastir, degirmen, yaghane gibi tek yapilardan olusan birçok kültür varligi bulunmaktadir.

BURGAZ
Burgaz ören yeri Datça ilçe merkezinin 2 km. kuzeydogusunda yer almaktadir.
Ilk kez Bean ve Cook tarafindan bilim dünyasina tanitilan Burgaz ören yerinin, eski Knidos kenti oldugu düsünülmektedir. Burgaz kazi çalismalari 1993 yilindan itibaren Doç. Dr. Numan TUNA tarafindan yapilmaktadir.
Yaklasik 1400x400 metrelik bir alani kaplayan ören yeri deniz kiyisi boyunca uzanmaktadir. Hellenistik çag öncesi buluntu veren önemli bir merkezdir. Kent sur duvarlari ile çevrelenmistir. Bu alanin güneybatisinda sig sularda kule ve deniz surlari kalintilari görülmektedir. M.Ö. 4. yüzyila tarihlenen iki limanin kalintilari bugün de deniz kenarinda izlenebilmektedir.

Kazi çalismalari ile Burgaz yerlesiminin geometrik dönemden itibaren var oldugu, M.Ö. 4. yüzyilda kismen terkedildigi, ancak deniz kenarinda depolama ve liman yükleme, daha iç kisimlarda ise tarima bagli bir yasamin ve Nekropol kullaniminin sürdügü bilinmektedir .

KNIDOS
Yukarida sözü edilen antik kentler içinde Datça Yarimada si'nin en uç kisminda Ege ve Akdeniz'in birlestigi noktada Tekir Burnu üzerinde yer alan Knidos antik kenti Bati Anadolu kiyi kentlerinin en önemlilerinden biridir.

Mugla Ili, Datça Ilçesi, Yazi Köyü sinirlari içindedir. Kara yolu ile Datça'ya 35 km.'lik, son 8 km.'si stabilize olan bir yol ile baglanir. Deniz yolu ile ulasimi turizm sezonu boyunca gezi tekneleri ve yatlarla yapilmaktadir.
Bölgenin Pers hakimiyetinde oldugu siralarda yaklasik M.Ö. 360 tarihlerinde Knidoslular kentlerinden ayrilarak, yarimadanin en uç noktasinda Hippadamos planinda yeni bir Knidos kenti kurmuslardir. Kent, Rodos Adasi'ndaki Lin- dos, Ialisos, Kamiros ile Kos Adasi ve Halikarnassos ile birlikte Antik Rodos Devleti'ni olusturmaktaydi. Strabon, (XIV 656, 2, 15) Knidos'un teraslar üzerine kuruldugunu ve bir tiyatro gibi kiyidan akropolise yükseldigini, hem kara ve hem de ada yerlesimi ile "Çift kent" görünümünde oldugunu yazmistir. Gelismis ticareti ile sarap ihraç eden Knidos Kenti, daha sonra, Kap Krio Adasi ve anakarayi dolgu ile birlestirerek iki limana sahip olmustur. Kentin güneyinde Ticaret Limani yer almaktadir. Kentin kuzeydogusunda yer alan küçük limanin girisi koridor seklindedir. En dar yerinde karsilikli, yuvarlak planli iki kontrol kulesi bulunmaktadir. Strabon "Kadirga Limani" olarak adlandirdigi bu limanda 20 savas gemisinin konaklayabilecegini söylemektedir.

1856 - 1857 yillarinda Sir Charles T. NEWTON , 1967- 1977 yillarinda Prof. Dr. Iris Cornelia LOVE tarafindan kazi çalismalari yapilan kentin tarihi, 1987 yilindan itibaren, Prof.Dr.Ramazan ÖZGAN baskanliginda yapilan arkeolojik kazilarla yeniden aydinlanmaktadir.

Çalismalar, kentin kurulu oldugu anakarada ve Deve Boynu yani Kap Krio Adasi'nda sürdürülmektedir.

Kap Krio Adasi'nin batisinda 70-80 metreye ulasan derin uçurumda hiç bir sur izine rastlanmamistir. Kuzey batisinda ve kuzeyinde ise kulelerle desteklenmis yer yer arazinin dogal yapisina uyarlanan sur duvari adanin batisina kadar inmektedir. Adanin sirtinda yapilan teraslara yan yana yerlestirilmis yapilar insa edilmistir. Plan özellikleri, duvar örgü teknikleri, kanalizasyon sistemi ve bu alanda bulunan arkeolojik diger veriler yapilarin M.Ö. III. yüzyil sonu II. yüzyil basinda planlanarak insa edildigini ve yerlesime açildigini, adadaki yerlesimin bir yanginla son buldugunu ve bu felaketten sonra terk edildigini göstermektedir.
Anakarada ise, aks üzerinde dogu bati yönünde uzanan bir cadde ve bu yolun altinda ve üstünde, kamu yapilari, asagi ve yukari tiyatrolar, Demeter Kutsal Alani, küçük bir odeon, Aphrodite Tapinagi, Korinth Tapinagi, Roma Mezari, Agora, Anitsal Yapi, Hellenistik Stoa, Dionisos Mabedi ve Bizans Kilisesi, Roma Dönemi Bouleuterionu, Propylon ve basamakli cadde gibi yapi kalintilari yer almaktadir.
Birden çok kült yapisinin bulundugu kutsal alanda yapilan kazi çalismalari kutsal alana girisin bir kapi yapisi ile saglandigini ortaya çikarmistir. Dört sütunlu bir avlusu olan propylonun kapisi bati cephesindedir ve kapi esigi yogun kullanim nedeniyle asinmistir.

Knidos Antik Kenti içinde yer alan kült yapilarindan en ünlüsü, zamaninda Knidos Aphroditi'nin korundugu varsayilan yuvarlak planli mabettir.

Antik Ege'de bütün sanatçilar Aphrodite'yi anlatabilme çabasi içindedirler. En çok zorlanan heykeltraslar ve ressamlardir. Çünkü onlar tanrisal güzellik kavramini somutlastirmak zorundadirlar.
Pierre LOUYS Bilitis'in Sarkilari adli eserinde, Aphrodite Heykeli'nin yapilis hikayesini söyle anlatmaktadir.

"Eleusis yortulari günü idi. Hellen Ülkesi'nin her yanindan gelen yirmibin kisi plaja toplanmisti. Phryne agir agir dalgalara dogru ilerledi. Kusagini çözdü. Iç çamasirlarini bile çikardi. Bütün saçlarini döktü ve denize girdi."
Töreni izleyen kalabaligin arasinda ünlü heykeltras Praxiteles ve ünlü ressam Kolophonlu Apelles'de vardi. Her iki sanatçi ayni seyi düsünmüstü; bu rahibe Aphro-dite'nin ta kendisiydi, tasidigi tanrisal güzellik bir insanda olamazdi. Böylece rahibe Phryne, antik dünyada ünlenen ve hikayesi günümüze degin ulasan iki ünlü eser için modellik yapti. Bunlardan birisi ressam Apelles'in Aphrodite Anadiyomen adli tablosu, digeri ise, heykeltras Praxiteles'in Knidos Aphrodite'si adiyla ünlenen heykeli idi. M.Ö. IV. Yüzyilda yapilan Anadolu'nun en önemli eserlerinden biri olan Knidos Aphroditesi, M.S. 2. Yüzyilda Samsatli Lukianos tarafindan anlatilir;
"Kutsal bahçenin yanina gelmistik. Güzel kokular bizi sarhos etti. Avlu Aphrodite'ye yarasir güzel kokulu agaçlarla yemyesildi. Her zaman çiçek açan, yemis veren mersin agaçlari tanriçayi kutsuyordu. Defneler, selviler... Bu agaçlar yaslanmaz. Durmaz dinlenmez yeni dallar sürerler.

Tapinaga girdik. Ortada, Aphrodite'nin çok güzel bir yontusu duruyordu. Dudaklarinda biraz çekingen, biraz utangaç bir gülümseme vardi. Güzelligini, sol elinin hafif bir egimle kapadigi yer disinda, hiç bir sey örtmemis. Güzelligine çarpildik." Lukianos'un bunca övgü ile söz ettigi Knidos Aphrodite'si henüz bulunamamistir.

Knidos Antik Kentinde, Prof.Dr.Ramazan ÖZGAN bas-kanliginda yapilmakta olan son dönem kazilar arkeoloji literatürüne Knidos Aphro-dite'si adiyla girmis bu ünlü heykele adandigi düsünülen, Yuvarlak Mabed'in ve dogusundaki altarin islevini anlamak amaciyla bu bölgede yogunlastirilmistir.

Korinth mimari tarzinda insa edilen tapinak ve altarin mimari özellikleri, bu kutsal yapinin M.Ö.2. yüzyila tarihlen-mesine neden olmaktadir. Yapinin çevresinde bulunan küçük eserler, genellikle Geç Hellenistik ve Erken Roma dönemlerine tarihlenmektedir.

Bu da yuvarlak yapinin, Praxiteles'in Aphrodite'si için yapilmadigini göstermektedir. Ayrica, bu alanda yapilan çalismalarda açiga çikartilan Apollon'a ait bir Omphalos ile Dionysos yazisinin okundugu yazit parçasi bu kutsal mekanin sadece bir tanriya ait olmadigini göstermektedir. Bu yuvarlak yapinin, Praxiteles'in Aphroditesi için insa edildigini kanitlayacak bir somut bir bilgi henüz elde edilememistir