Bodrum Kalesi
Iki liman arasinda kayalik bir
alan üzerinde kurulmustur. Antik çagda önce ada olan bu alan sonralari anakaraya
baglanarak yarimada seklini almistir.
1406 - 1523 tarihleri arasinda
insa edilen St. Jean Sövalyeleri'nin kalesi, kare planli, 180 x 185 m.
ölçülerindedir. Iç kale içinde degisik ülke adlari verilmis kuleler
bulunmaktadir. En yüksek kule deniz seviyesinden 47.50 m. yükseklikteki Fransiz
Kulesi'dir. Bu kuleden baska; Italyan, Alman, Yilanli ve Ingiliz kuleleri de
bulunmaktadir. Kalenin dogu duvari disinda kalan bölümleri çift beden duvarlari
olarak takviye edilmistir. Iç kaleye 7 kapi geçilerek ulasilir. Kapilar üzerinde
armalar bulunmaktadir. Armalar üzerinde haçlar, düz veya yatay bantlar, ejder ve
aslan figürleri bulunmaktadir. Iç kalede Sapelin alti dahil olmak üzere 14
sarniç vardir. Kale korugani, çiftli duvarlararasi su hendegi, asma köprü,
kontrol kulesi, II. Mahmut tugrasi kalenin göze çarpan yerlerindendir.
Bodrum Kalesi, 19. yüzyil
sonunda kalenin hapishane olarak kullanildigi dönemde bir hamam yapisi ile
Osmanli niteligi kazanmistir. Kale bugün Sualti Arkeoloji Müzesi olarak
kullanilmaktadir. Müze kolleksiyonlarinda bulunan eserler Türk hamami, Amphora
sergilemesi, Dogu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batigi, Sikke ve Mücevherat
Salonu, Karyali Prenses Salonu, Ingiliz Kulesi, Iskence ve Katliam Odalari ve
Alman Kulesi'nde sergilenmektedir. Ayrica, 33.5 dönüm genisligindeki bir arazi
üzerine kurulmus olan kalede açik mekanlarda da eser sergilemesi yapilmaktadir.
Bodrum Sualti Arkeoloji Müzesi
1995 yilinda Avrupa 'da Yilin
Müzesi Yarismasi "Özel Övgü" ödülünü almistir. Müzede yasayan müzecilik anlayisi
içinde modern sergilemelerden örnekler görmek mümkündür.
SERÇE LIMANI
CAM BATIGI
Sualti Arastirma Enstitüsü (INA)
Bodrum Sualti Arkeoloji Müzesi ile birlikte Türkiye'nin güney kiyilarinda bir
dogal koy olan Serçe Limani'nda 1977 - 1979 yaz aylarinda Ortaçag'a ait bir
batikta sualti kazisi yapmistir.
Fatimiler tarafindan yönetilen
Suriye'nin güney kiyilarindan M.S. 1025 yillarinda yelken açan tekne çesitli
yüklerin yanisira üç ton agirliginda külçe, kirik cam ve mamul cam tasimaktaydi.
Cam külçeler Bizans Imparatorlugu'nun sinirlari içinde bulunan büyük olasilikla
Kirim ya da Asagi Tuna yöresindeki küçük bir cam atölyesine sevkedilmekteydi.
Iki Latin yelkenle yol alan
yaklasik 16 m. boyundaki bu tekne nehir seyrine de çok uygun alti düz bir yapiya
sahiptir. Karinasi saglam kalmamasina ragmen, gemi yapim tarihi yönünden büyük
önem tasiyan arkeolojik bir bulgudur. Tekne tasariminda kullanilan geometrik
formüllere göre modern yapim teknigi ile insa edilmis en eski örnektir.
Serçe Limani batigindan
çikartilan Islam cami, seramigi ve madeni eserleri ayni döneme ait en büyük
buluntu toplulugudur.
Bu derleme, diger Ortaçag Islam
kazilarindan elde edilen benzer esyalarin tarihlerinin daha dogru saptanmasina
katkida bulunmakta ve Islam Sanati tarihindeki belli basli bir döneme bakis
açisina yeni görüsler getirmektedir
BODRUM SUALTI ARKEOLOJI
MÜZESI TICARI AMPHORALARI
Müzedeki ticari amphoralarin
büyük bir bölümü sualti buluntusudur. Bu amphoralar Bodrum'un süngercilik
merkezi olmasi nedeniyle, sünger avlamak için su altina dalan süngerciler ve
kangavacilar tarafindan çikarilarak müzeye armagan edilmistir. Bunlarin yaninda
Sualti Arkeoloji Enstitüsü (INA)'nün yaptigi sualti kazilarindan gelen
amphoralar da bulunmaktadir. Bu kazilar, M.Ö. 1200 Gelidonya Burnu Batigi, M.S.
IV. yüzyil ve M.S. VII. yüzyil Yassiada Batiklari, M.S. XI. Yüzyil Serçe Limani
Cam Batigi, M.Ö. III. yüzyil Hellenistik
Batik ve M.Ö. XIV. yüzyil Kas
Batigi kazilaridir.
Bodrum Sualti Arkeoloji
Müzesi'ndeki ticari amphoralar, dünyanin en büyük amphora kolleksiyonudur.
Degisik kökenli amphoralarin ancak onda biri, asagi avlu sundurmasinda, yasayan
müzecilik anlayisina uygun olarak sergilenmistir. Müze kolleksiyonunda bulunan
en eski amphoradan (M.Ö. 1400), 1992 üretimi testiye kadar pek çok amphoranin
nasil tasindigi, ne tasindigi, ne tasidigi, gemilere istiflenis biçimi,
tablolarla desteklenerek gösterilmistir. Sergilemenin sonunda bir Ortaçag Cam
dükkani bulunmaktadir. Avluda mozaik ve kuyu vardir. Burada zaman zaman Roma
dönemi giysili kisiler dolasmakta ve hediyelik esyalar satilmaktadir.
KARYALI PRENSES
1989 yili Nisan ayinda, Bodrum
girisinde, temel kazisi sirasinda bir mezar odasi bulunmus ve Bodrum Sualti
Arkeoloji Müzesi uzmanlarinca açilmistir. Mezar odasi içinde günümüze kadar hiç
soyulmadan gelen bir lahit ortaya çikarilmistir. Mezar odasiyla lahit arasinda
siyah sirli yonca agizli bir kap (Oinochoe) bulunmustur. Üç kadeh (60 cc.) sarap
alabilen bu sürahi, muhtemelen ölen kisinin en sevdigi kaptir. Lahit kapagi
yüzlerce kisinin gözü önünde kaldirilmistir. Oldukça iyi durumdaki bir iskeletle
karsilasilmistir. Altin taç, iki altin kolye, altin elbise süsleri, üç yüzük ve
iki bilezik bulunmustur. Lahit buluntulari göz kamastirici niteliktedir.
Paleoantropologlarca kemikler üzerinde yapilan inceleme sonucunda, iskeletin
birden fazla dogum yapan bir kadina ait oldugu anlasilmistir. Kadinin 40
yaslarinda öldügü sanilmaktadir. Buluntular, M.Ö. 360 - 325 yillarina
tarihlendirilmektedir. Ölü topraginin elenmesi sirasinda findik faresine ait
kemikler bulunmustur. Bu da Prenses'in son ziyaretçisinin lahte girdikten sonra
çikamayan bir fare oldugunu göstermektedir. "Karyali Prenses" diye
adlandirdigimiz bu soylu kisinin Hekatomnos sülalesinin bir üyesi oldugu
sanilmaktadir. Karya Satrabi Mavsolos, M.Ö. 355'te Milas Labranda kutsal
kentinde bir sölen evi (Andron) yaptirmistir. Prenses'in burada düzenlenen
bayramlara katildigi düsünülmektedir. Karyali Prenses, Mavsolos sölen evi
benzeri bir salonda, lahit buluntulari ve yeniden canlandirilmis yüz görünümüyle
sergilenmektedir. Yüz yapim islemine kafatasinin alçidan kalibi alinarak
baslanir. Elde edilen alçi kalip üzerindeki belirli noktalara igne çubuklar
batirilir. Bu çubuklar bulunduklari noktalardaki yumusak dokularin maksimum
kalinliklarini gösterir. Yüzün bütün özellikleri, kafatasinin anatomik yapisina
göre; kil ile önce kaslar, sonra bunun üzerine yumusak dokular ve deri tek tek,
adim adim
kaplanarak portre tamamlanir.
Daha sonra iskeletin irksal özellikleri ile ilgili bilgiler degerlendirilerek;
gözler, deri ve saç renklendirilir. Bu teknik kisinin gerçege yakin portresini
verir. Sölen evinde, Karyali Prenses altin süslemeli uçusan elbisesiyle
konuklari karsilamakta, nedimesi yonca agizli sürahiden sarap sunmakta lahidin
basinda tütsü yakilmakta ve bir zamanlar kutsalligina inanilan altin küpeli,
kahin yilan baliklari, dönemine ait unutulmus bir gelenegi tekrar yasatmaktadir.
Anadolu'da her yil birçok kazi yapilmakta, yüzlerce mezar ortaya
çikarilmaktadir. Buluntular, yasayan müzecilik anlayisiyla çok az müzede
degerlendirilmektedir. Dünya müzeciliginde ilk defa, Bodrum Sualti Arkeoloji
Müzesi, Karyali Prenses Salonu'nda, ziyaretçiyi zaman tünelinden geçer gibi 2400
yil önceye götürmekte ve tüm duyulara hitap ederek geçmisi yasatmaktadir.
M.S. 7.YÜZYIL
DOGU ROMA GEMISI
Sünger avcisi kaptan Kemal ARAS
tarafindan 1958 yilinda bulunana dek gemi ve içindeki yük denizin dibinde kaldi.
1961-1964 yillari arasinda Pennsylvania Üniversitesinden Prof.Dr. George F.BASS
baskanliginda Türk ve Amerikali uzmanlardan olusan bir ekip geminin kazisini
yapti.Halen Bodrum Sualti Arkeoloji Müzesi Müdürü olan T. Oguz ALPÖZEN de bu
ekibin bir üyesiydi.Kazi sonucu çikarilan eserler 30 yili askin bir süre Bodrum
Kalesi'nde korundu.
Geminin kiç bölümü Bodrum Sualti
Arkeoloji Müzesi ve INA uzmanlarinin çalismalariyla 1:1 ölçeginde yapildi.Dünya
Müzeciliginde ilk kez gemi ve batik gemi bir arada sergilendi.
HALIKARNASSOS
Antik çagin en ünlü kentlerinden
biri olan Halikarnassos M.Ö. 11. yüzyilda kurulmus olmalidir. Dor kolonistleri
tarafindan kurulmus olmasina karsin Halikarnassos özellikle M.Ö. 5. yüzyil
baslarinda tam bir Ion kenti görünümündedir. O çagda Kraliçe Artemisia
tarafindan yönetilen sehir Perslerin tarafini tutuyordu. Salamis deniz savasinda
Artemisia'nin gemisini yanlislikla batirmasina karsin olayi anlamayan Pers krali
tarafindan ödüllendirilmistir.
M.Ö. 5. Yüzyilda Pers Satrabi
Mavsolos Halikarnassos'u Karya Bölgesi baskenti yapmis ve halki üç büyük kentte
oturmaya mecbur etmistir. Bu sehirler Halikarnassos, Myndos ve Theangela'dir.
Mausolos'un 353 yilinda ölümünden sonra yerine karisi ve kiz kardesi Artemisia
geçmis ve kocasi adina Dünyanin Yedi Harikasi'nden biri sayilan mezar anitini
tamamlamistir. Artemisia'nin 35l yilindaki ölümünden sonra da kardesi Idrieus,
onun da ölümünden sonra basa M.Ö.334 yilinda kiz kardesi ve karisi Ada
geçmistir. En küçük kardesi Piksadaros'un Ada'yi Alinda'ya sürmesinden sonra
satrap oldugu bilinmektedir. Büyük Iskender 334'te sehri ele geçirdikten sonra
Ada'yi sehri yönetmek üzere geri çagirmistir. Bu çagdan sonra sehir M.Ö. 129'a
kadar bagimsiz kalmis daha sonra da Roma'nin Asia Eyaleti'ne bagli küçük bir
sehir olarak varligini sürdürmüstür. M.S. 14. yüzyilda kisa bir süre Türklerin
elinde kalmis, 1402 yilindan sonra St. Jean sövalyelerine verilmistir.
Bodrum 1523 yilinda Kanuni
Sultan Süleyman'in Rodos seferi sirasinda Osmanli Imparatorlugu'na baglanmistir.
HALIKARNASSOS TIYATROSU
Halikarnassos antik kentinin
kuzeyinde yer alan ve nekropol olarak kullanilmis olan Göktepe'nin güney
yamacina rastlamis, M.Ö. 4. yüzyila tarihlenen görkemli bir yapidir. Roma
Imparatorluk Çagi öncesi tiyatrolarinin tüm özelliklerini tasimaktadir.Tiyatro 3
bölümde ele alinabilir.
1.Kavca
Oturma kademeleri ana kayaya
atnali seklinde oyularak biçimlendirilmis ve üzeri mermerle kaplanmistir. Oturma
siralari ortadan yatay olarak geçen bir yolla enine ikiye ayrilmistir. Alt bölüm
saglam bir biçimde günümüze kadar gelmistir. Üst bölüm ise doga ve insanlarin
yaptigi tahribat nedeniyle harap bir durumda-dir. Oturma siralari ayrica dikine
11 merdivenle 12 bölüme ayrilmaktadir. Bu yatay ve dikey geçisler tiyatronun
dolup bosalmasinda kolayliklar saglamak üzere yapilmistir. Eldeki verilere göre
alt bölümde 30, üst bölümde 25 olmak üzere toplam 55 sira bulunmaktadir. Bu
özelligi nedeniyle tiyatronun 12000-13000 kisi kapasiteli oldugu düsünülebilir.
Oturma bölümünün yarim daireden büyük olmasi erken çaglara tarihlendirilebilen
bir yapi olmasini desteklemektedir.
2.Orkestra bölümü
Tiyatronun ortasinda yer
almaktadir ve oturma siralari bölümüne uygun olarak yarim daireden daha büyük
bir biçimde yapilmistir. Antik çagda oynanan oyunlari söyledigi sarkilarla ve
bir çesit ka-reografi ile destekleyen koro orkestrada yer almaktaydi. Ortada
oturma siralarinin hemen önünde yer alan sunak, Anadolu da ortaya çikmis bir
tanri olan Dionysos'a yapilan sunular için konulmustur. Roma çaginin sonlarina
dogru bu tip tiyatrolarda gladyatör dövüsleri ve vahsi hayvan dövüsleri
yapilmistir. Burada da seyircileri dövüsçülerden ayiran korkuluk levha
kalintilarini görmek olasidir.
3. Sahne Yapisi
Tiyatronun güney kisminda yer
alir. At nali biçimindeki oturma bölümünün açik kismini kapatacak biçimde insa
edilmistir. Dikdörtgen bir yapidir. Iki katli bir yapi oldugu ve orkestraya
bakan kisminda bir sahne önü podyumu oldugu izlenebilmektedir. Bu bölümün arka
tarafindaki duvar üzerinde oynanacak oyuna göre degisen portatif dekor
levhalarinin asildigi oyuklar görülebilmektedir. Sahne yapisindaki kapilar
oyunda yer alan oyuncularin ve protokolün kullandigi kapilardir. Sahne binasi
ile oturma bölümü arasinda yer alan paradokslar yani girisler izleyicilerin
giris ve çikislarina ayrilmistir. Tiyatro kazi ve onariminin tamamlanabilmesi
için Bosav Vakfi'na tahsis edilmistir.
MAVSOLEION
Antik dünyanin bilinen 7
harikasindan biri olan Mavsoleion antik adi Halikarnassos olan Bodrum Ilçesi'nde
bulunmaktadir. M.Ö. 350 tarihinde eskiden de mezarlik olarak kullanilan bir
alanda Karyali Pers Satrabi Mavsolos tarafindan insaatina baslanmis, ölümü
üzerine kiz kardesi ve ayni zamanda karisi olan Artemisia tarafindan
bitirilmistir. Anit 105 mt. X 242 mt. boyutundaki bir teras üzerine yapilmistir.
Antik çagda yasamis olan yazarlar bu anitin mimarinin Pytheos oldugunu yazarlar.
Ayrica bu görkemli aniti süsleyen kabartmalarin da o dönemde yasamis olan en
ünlü heykeltraslardan Leokhares, Bryakuis, Skopas ve Timotheos tarafindan
yapildigi gene antik yazarlardan ögrenilmektedir.
Anitin temelleri yerli kayaya
oyularak olusturulan yaklasik 5 mt. derinlikteki bir çukur içine açilmistir.
Antik kaynaklara göre tepedeki basamakli çatisi ile birlikte yaklasik 50 mt.
yüksekliginde olan anitin yukari kisminda dört yani çevreleyen 36 sütundan
(9x11) olusmus bir sütun sirasi bulunmaktaydi. Tepede 24 basamakli bir çati en
üstte de 4 atli 1 araba ve arabanin içinde de Mavsolos ve Artemisia'nin
heykelleri yer almaktaydi. Çatinin en alt basamagi üzerinde koruyucu aslan
heykelleri bulundugu belirtilmektedir. Sütunlar arasinda heykeller bulunan sütun
sirasinin altinda yapinin gövdesi üzerine de ünlü Amazon Frizi yerlestirilmisti.
Anitin tamami yesil tas bloklarla insa edilmis dis yüzü beyaz mermer ve mavimsi
kireç tasiyla kaplanmistir.
Uzun yillar doga ve insan
tahribatina karsin ayakta duran mezar aniti M.S. 1304 yilinda tüm Bati
Anadolu'yu sarsan depremle yikilmistir. 1846'da Lord Stratford'un ve 1857-1862
yillari arasinda Newton'un sürdürdügü kazilarda ortaya çikan eserlerle 19.
yüzyil baslarinda St. Jean Sövalyeleri'nin kaleyi yaparken duvarda kullandigi
eserler Newton tarafindan Ingiltere'deki British Museum'e gö- türülmüstür.
Frizinden iki orjinal parçada Mavsoleion aniti alanindaki müzede bulunmaktadir.
1966-1972 yillari arasinda Danimarka Aarhus Üniversitesinden Prof. Dr. Kristian
Jeppesen baskanligindaki Danimarkali kazi kurulu burada bilimsel arkeolojik
kazilari sürdürmüs ve simdi elimizde olan degerli arkeolojik bilgileri
olusturmustur. Yine Prof. Dr. Kristian Jeppe-sen'in bilimsel ve maddi
katkilariyla bu alanda küçük bir müze yapisi olusturulmus ve 1982 yilinda
ziyarete açilmistir.
Müzenin kapali bölümünde
Mavsoleion'a iliskin tüm ayrintili bilgilerin Mavsoleion'un tarihinin
asamalarina ve günümüzde yapilan arkeolojik arastirmalarin evrelerini ve
buluntularini izlemek olasidir. Yari açik kisimda halen British Museum'da
bulunan friz kabartmalarinin alçi kopyalarini görmek mümkün olmaktadir. Ayrica
bu bölümde bir kisim mimari ayrintilar da buluntular isiginda sergilenmeye
çalisilmistir. Müze yapisinda önümüzdeki yillarda bir revizyon ve sergilemede
yeniden düzenleme çalismalari planlanmaktadir. Bu çalismalar sonucunda orijinali
British Museum'da bulunan tüm yontularin 1/1 kopyalari müzede
sergilenebilecektir.
PEDASA
(GÖKÇELER)
Bodrum'un kuzeyinde yer alan
Leleg yerlesmesi M.Ö. 6-5. yüzyillarda önemli bir merkezdir. Pedasa sur
duvarlari ile çevrili kulelerle takviye edilmis tepede iç kalesi bulunan bir
kent konumundadir. Dini bir merkez olan sehrin Athena tapinagi sur duvarlari
disindadir. Pedasa çevresinde büyük bir mezarlik alani vardir. Burada gömülmek
bölge halki için bir onur sayilirdi.
TELMISSUS
(GÜRECE)
Dini bir merkezdir. Apollon
tapinagi ile ve kehanet ocagi olarak ünlüdür. Gürece köyü arkasindaki tepede
kalan Leleg yerlesmesi Antik Telmissus olabilir. Bugün tepede bir kule ve
çevrede gömütler göze çarpar.
TERMERA
(ASPAT-ÇIFIT KALE)
Antik yazarlar Termera'yi Kos
Adasinin karsisinda olarak tanimlar. Asarlik tepesi olarak bilinen yerlesmede
bir de iç kale bulunur. Sehir halki Mavsolos döneminde Hali-karnassos'a
yerlestirilmistir.
SYANGELA
(ALA ZEYTIN)
Leleg yerlesmesi iç kale etrafi
sur duvarlari ve kulelerle çevrilmistir. Halka açik yapilar, pazar yeri, meclis
yapisi, hereon tapinak gibi saglam taslardan özenli yapilmis anitsal binalar
vardir.
MINDOS (GÜMÜSLÜK)
Leleg kenti Mindos önce Bozdag
dorugunda kurulmustur. Mavsolos tarafindan sahilde kurulan yeni Mindos büyük bir
alana yayilmistir. Surlarla çevrili kentin korunakli bir limani vardir. Bizans
çagi kilisesi ve suyun içinde kalan dalgakiran ile kule kalintisi bugün göze
çarpan kalintilar arasindadir. M.Ö. 44'de Sezar'in katilleri Brutus ve Cassius
Mindos'u karargah olarak kullanmislardir.
THIANGELA
Etrafi sur duvarlari ile çevrili
bir Leleg kentidir. Mavsolos devrinde çevre halki burada yerlesmek zorunda
kalmistir. O çagda sehir dikdörtgen seklinde düzgün bir plana uygun olarak
yeniden insa edilmistir.
MADNASA
Türkbükü ve Gölköy'ün
yukarisindaki tepenin dorugunda surlarla çevrili bir Leleg yerlesmesidir.
URANIUM (BURGAZKALE)
Dis sur duvarlari ve iki kule
göze çarpar.
|