. Diğer haber mektublarımıza bir göz atın:
 

 

GÖKOVA-Akyaka'yı Sevenler Derneği'nden

Sicil No: 48 - 06 - 048

AKYAKA - 48650 - ULA

HABERLER ARALIK 1993

Sayın üyelerimiz,

Mayıs ve Temmuz ayları haber bültenlerimizden sonra, tekrar, GÖKOVA-Akyaka'yı sevenlere ulaşmanın mutluluğu ile MERHABA!

Ne yazık ki bu bültenimizi, arzu ettiğimiz dolgunlukta ve değişik türde ilginç yazılarla çıkaramıyoruz. Yazı verenler, üyelerimizin pek azı ve de hep aynı kişiler oluyor. Bu durumda, çok istememize karşın, bütün kesimlere ve belde halkına hitabeden bir bülten yerine, belirli bir kesime seslenen bir bülten ortaya çıkıyor. Daha önceki bültenlerimizde de belirttiğimiz gibi, daha doyurucu ve ilgi çekici bültenler çıkarabilmemiz için katkılarınızı, özellikle de beldemizle ilgili haber, röportaj ve yazılarınızı bekliyoruz.

Derneğimizle ilgili haber ve çalışmalarımız gelince:

Temmuz ayı Haber Bültenimizdeki çağrımıza uygun olarak, Genel Kurulumuz 30 Temmuz 1993 Cuma günü çoğunluk sağlanarak toplanmıştır. Toplantıya ilgi, mevsimden ötürü, az olmuş ve 111 üyemizin, aidatlarını ödemiş ve toplantıya katılma hakkını kazanmış 88'inden 46'sı katılmıştır. Genel Kurulda hazır bulunamayanlar için, toplantı özetini vermek istiyoruz:

Çoğunluğun sağlandığı anlaşıldıktan sonra Divan Başkanlığı'na Fahrettin ÖZATALAY, Başkan Vekilliği'ne Nurtan ONUR, Yazmanlıklar'a Erdem ALBEK ve Cengiz MENEKŞE seçilmişlerdir. Gündeme göre, 1992 yılı çalışma ve kasap raporları; 1993 yılı tahmini bütçesi görüşülmüş ve kabul edilmiştir. 1992 yılı gelirlerimizin 21.204.430 TL ve giderlerimizin 10.825.866 TL olduğu görülmüştür. 10.378.564 TL ve 221.05 Sterlin 1993 yılına devretmiştir. 1993 yılı tahmini bütçesi de 27.550.000 TL gelir ve 17.550.000 TL da gider olarak öngörülmüştür.

Tüzüğümüzün 3. maddesine eklenen bir fıkra ile de; dernek amaçlarını gerçekleştirebilmek ve yaymak için her türlü süreli ve süresiz bülten, broşür, dergi, gazete, kitap, vs. yayınlayabilme hakkı Yönetim Kurulu'na verilmiştir.

Ayrıca, tüzüğümüzün 11. maddesi de değiştirilmiştir. Bundan sonra, derneğimizin Genel Kurulları, çoğunluğun arzusuna uygun olarak Eylül ayı içinde toplanacaktır.

Verilen önerge ile de, aylık üyelik aidatı 5.000 TL'dan 10.000 TL'ya çıkarılmıştır. Ayrıca:

a) İnşaatların kontrol edilmesi,

b) Sokakların isimlendirilmesi,

c) Çınar koyuna tuvalet yapılması,

d) Belde halkının her yaz çıkan / çıkarılan yangınlara karşı eğitilmesi ve uyarılması,

e) Çöplerin sınıflandırılarak ayrı çöp bidonlarına konulması,

f) Azmak yanındaki evlerin ve iş yerlerinin septik çukurlarının kontrol edilmesi,

g) Beldenin yeşillendirilmesi,

h) Azmak ve Doğal Sit Alanı'ndaki av yasaklarına uyulması konularında çalışılması,

üyelerimizce istenmiştir.

Dernek organları seçimlerine geçildiğinde, organlar için değişik adaylar çıkmadığından, önerilen liste blok olarak kabul edilmiştir. Organlara seçilen üyelerimizin isim listesi bültenimizde verilmiştir.

Derneğimizin daha canlı olması ve gelişmesi için, yönetime yeni isimlerin girmesi şarttır. 1994 yılı Genel Kurulu için üyelerimizin, şimdiden, yeni aday listelerini belirlemelerini, hazırlanmalarını ve yönetimi yeni isimlere teslim etmelerini diliyoruz.

DERNEK ORGANLARINA SEÇİLEN

ÜYELERİMİZİN İSİM LİSTESİ

YÖNETİM KURULU:

Asil Üyeler: Yedek Üyeler:

1- Aydın TURUNÇ 1- Yılmaz TANKUT

2- Levent GÖLCÜKLÜ 2- Meral KILIÇ

3- Yalçın NAZLIASLAN 3- Remzi ERDOĞAN

4- Mustafa TAŞKESİĞİ 4- Muammer TOMSAN

5- Sami SALAR 5- Ethem BİLGİN

6- Yaşar GEDİKOĞLU 6- İsmet TÜRKER

7- Mehmet DATÇA 7- Ali ALIM

DENETLEME KURULU:

Asil Üyeler: Yedek Üyeler:

1- Orhan İSKİT 1- Nuri KAYA

2- Naci KAYA 2- Cengiz MENEKŞE

3- Meral CALP 3- Tahsin AKAY

ONUR KURULU

Asil Üyeler: Yedek Üyeler:

1- Fahrettin ÖZATALAY 1- Ali ŞAHİN

2- Pehlane MARMARA 2- Halil AKAYDIN

3- Aziz ALBEK 3- Kaan ERHAN

4- Ömer TOKSÖZ 4- Nurullah GENCEL

5- Nurtan ONUR 5- H. İbrahim UYANIK

Genel Kuruldan sonra, sekreter üyemiz Levent GÖLCÜKLÜ'nün gayretleri ile her ayın 15'inde akşam toplantıları yapılmaya başlanılmış, ve bu toplantılar, Levent GÖLCÜKLÜ'nün kaza geçirmesine kadar devam etmiştir.

Bütün üyelerimize birer anket formu gönderilmiş; hangi komisyonlarda çalışabilecekleri ve bizleri yönlendirebilecek ne gibi önerileri olduğu sorulmuştur. Anket formlarının sonuçlarına göre, çevre sorunları, sağlığı ve yeşillendirme komisyonu ile yayın komisyonu toplantıları yapılmıştır. Turizm komisyonu toplanamamıştır. Ekim ayından sonra, üyelerimizin çoğu kışlık adreslerine gittiğinden toplantılara ara verilmiştir. Mart ayından sonra, yeniden komisyon çalışmalarına başlanacaktır.

Bu arada, Şubat - Mart aylarında, belediyemiz öncülüğünde yapılacak ağaç dikim kampanyasına bütün üyelerimizi şimdiden davet ediyor ve kişi başına yedişer ağaç dikmelerini rica ediyoruz.

Gökova - Kemerköy Santralı'nın üretime geçmesini önlemek için çevrecilerce oluşturulan 'Gökova Sürekli Eylem Kurulu'nun' organize ettiği Ankara yürüyüşü Eylül ayı başında yapılmıştır. Bu yürüyüşe, derneğimiz adına üyemiz Remzi ERDOĞAN katılmıştır.

Aynı konu, derneğimiz aylık toplantıları ile komisyon toplantılarında da görüşülmüş ve çalıştırılıp - çalıştırılmaması konusunun politik bir karar olduğu görüşüne varılarak milletvekililerimize aydınlatıcı bir yazı gönderilmesine karar verilmiştir. T.B.M.M.'deki son duruma göre millet vekillerimizin isim listesi, iki defa, T.B.M.M. Başkanlığı'ndan istenmişse de bir cevap alınamamıştır. Belediye Başkanımız listeyi temin etme sözü vermiştir. Liste saplanınca, üyemiz Yalçın NAZLIASLAN tarafından hazırlanan metin bütün milletvekillerine postalanacak ve üyelerimiz ayrıca bilgilendirilecektir.

Aynı konu ile ilgili olarak, 'Yürütmeyi Durdurma' kararı alınması için Aydın İdari Mahkemesi'nden dava açmış olan Muğla Barosu Başkanı Avukat Birdal ERTUĞRUL ile de irtibat kurulmuştur. Bursa - Orhaneli Santralında 'Yürütmenin Durdurulması' için, Bursa'da dava açanlardan Orman Mühendisleri Odası yetkilileri ile de konuşulmuş; dava dosyasının tamamı getirilmiştir. Aydın İdari Mahkemesi'nde açılan dava, şimdilik reddedilmiştir. Prosedüre göre, durdurma kararı alınabilmesi için, santral faaliyete geçtikten sonra, Milas Sulh Hukuk Hakimliği'ne başvurularak durum tespiti için bilirkişi istenmesi gerekmekte ve bunun için de takriben 10.000 TL'lık bir avansın yatırılması öngörülmektedir. Bu safhada, santral konusunda hassasiyet gösteren bütün üyelerimizin ve tanıdıklarının maddi katkılarına ihtiyacımız olacaktır. Durum tespitinden sonra ise, Aydın İdari Mahkemesi'ne başvurularak ÇED raporu tanzimi için 'Yürütmenin Durdurulması' talebinde bulunulacak ve bu rapor hazırlanıncaya kadar da sürenin uzatılmasına çalışılacaktır.

Bursa - Orhaneli idari davasında, ÇED raporu hazırlanması için, iki defa süre verildiği; üçüncü süre uzatma talebinin ise, bilirkişinin, santral baca gazları ve külünün çevreye etkisini tespit edebilmesi için santralın çalıştırılmasını istemesi üzerine, reddedildiği öğrenilmiştir.

İdari Mahkemede etkili olabilmek ve kamuoyu oluşturabilmek için, mümkün olduğu kadar fazla özel ve resmi kişi, kurum ve kuruluşun, müdahil olarak davaya katılması gerekmektedir. Bunun için, standart bir dilekçe Muğla Barosu Başkanı Avukat Birdal ERTUĞRUL tarafından hazırlanmaktadır. Dilekçe hazırlanınca bütün üyelerimize dağıtılacak, imzalanarak bize göndermeleri ve ayrıca çoğaltarak yaymaları rica edilecektir. Büyük bir katılımın etkisi de mutlaka aynı ölçüde büyük olacaktır.

Eylül başında, bütün üyelerimize birer yazı gönderilerek, Sicil Defteri'ndeki noksanları belirtilmiş ve tamamlamaları rica edilmişti. Ayrıca aidat borçları da bu yazıda belirtilmişti. Noksanların çoğu tamamlanmıştır. Teşekkür ederiz. Aidat borçlarının, ne yazık ki, çoğu ödenmemiştir. Bunların en kısa zamanda ödenmesini rica ediyoruz.

Derneğimiz üyelerinden ALBEK ailesinin Haşin Bağı mevkiinde tespit ettiği Bizans Mozaiği'nin korunma altına alınması için Muğla Valiliği'ne yazılan yazı üzerine, Marmaris Müzesi'nden gelen iki arkeolog durumu yerinde incelemiştir.

Derneğimiz, Marmaris'te, 16-17-18 Kasım günlerinde yapılan, Marmaris Çevre Derneği'nin, Çevre Kirliliği ve Turizmin Yarattığı Çevre sorunları konulu panele davet edilmiştir. Toplantılardan yalnız ilkine katılma imkanı olmuştur. Bu toplantıda, Armutalan Belediye Başkanı'nın 1994 yılında Gökova'dan su alınacağı şeklindeki beyanı üzerine, diğer toplantılarda okunmak üzere ekli konuşma metni faksla yollanmıştır. Ayrıca aynı konuda Çevre Koruma Başkanlığı'na; Ula ve Marmaris Kaymakamlıkları'na; Akyaka, Marmaris, İçmeler ve Armutalan Belediyeleri'ne de yazı yazılmıştır.

Beldemizi çirkin bir görünüme sokan güneş enerjisi su tankları ve bir vatandaşın bahçesine koyduğu çanak antenle ilgili olarak Çevre Koruma Başkanlığı'na başvurulmuştur.

Gazete kağıdı toplanması konusundaki girişimimizden, şimdilik, vazgeçilmiştir. Çünkü, bir kamyon yükü kağıdı biriktirip saklayacak bir yer bulunamamıştır. Bu konudaki önerilerinizi bekliyoruz. Belediyemiz çöp ayrımı faaliyetine başlayınca, bu konuyu tekrar ele alacağız.

Nokta Dergisi'nin, (Doruktakiler 93) anketinde çevre dalında: 1) Gökova halkı, tüm Ege'nin cennet köşesi Gökova'ya zehir saçacak santrala karşı çıkması; 2) Prof. Kriton Curi, çevre konusundaki çalışmaları ve 3) Doğal Hayatı Koruma Derneği, halkı çevre konusunda bilinçlendirme çalışması nedeni ile aday olarak gösterilmiş ve çevre dalında Gökova halkı birinci seçilmiştir. Ödül, Gökova halkı adına Belediye Başkanımız sayın İsmail AKKAYA tarafından alınmıştır. Bu ödül, belde yöneticilerimize, mimarlarımıza, inşaat sahiplerine, çevrecilere, kısaca, tüm halkımıza büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Bundan sonra, Çevre Bakanlığı'nın, Muğla Valiliği'nin, Çevre Koruma Başkanlığı'nın, basının ve çevrecilerin gözü Gökova Akyaka'nın üzerinde olacaktır. Dolayısıyla, beldemizi ve civarını, çevre ve doğası ile korumada daha dikkatli davranmalı; Gökova Kemerköy Termik Santralı aleyhinde daha aktif çalışmalarda bulunmalıyız.

Belediye Başkanımız sayın İsmail AKKAYA'nın beldemizde yapılmış ve yapılacak işler hakkındaki yazısını da aşağıda sunuyoruz.

Akyaka'mızla ilgili önerilerinizi de, belediyemize aktarmak üzere bekliyoruz.

Bu bültenimizde yer verdiğimiz öteki yazılarda ise:

Erdem ALBEK "Yöremizin Tarihsel Adları" ve "Kumsallarımız"ı araştırmaktadır.

Geçen bültenlerimizde Kadın Azmağı'nın kuş ve balıklarını inceleyen Heike THOL-SCHMİTZ bu kes azmaktaki sürüngenlerden yılanları incelemektedir.

Beldemize ilk yerleşen ve Türk tabiyetine geçen yabancılardan Krisi ETHEM, Avustralya'da orman yangınlarında, kadın kuruluşlarının nasıl çalıştığını anlatmaktadır.

Bültenimizin başında da değindiğimiz gibi yazılarınızı bekler, sizlerin de katkıları ile 1994'ün derneğimiz için başarılı olması umudu ile Yeni Yılınızı en iyi dileklerimizle kutlarız.

Dernek Adına

Başkan

Aydın TURUNÇ

Sayfa Başına

AKYAKA VE AKYAKALILARA MERHABA

1993 yılını çok yoğun çalışmalar yaparak geçirdik ve çalışmalarımız halen devam ediyor. 1994 yılında da yapmak istediklerimizi en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışacağız. Önümüzde yapılmasını bekleyen pek çok iş bekliyor. Bu konuları, halkımızla dayanışma, birlik, beraberlik içinde gerçekleştireceğimizi sanıyorum. İşlerimizi biz değil, hepimiz elbirliğiyle yapacağız. Önemli olan Akyaka ve Akyakalılara en iyi hizmeti, en güzel, en yararlı hizmeti sunabilmektir. İlk kuruluşumuz aşamasında, önce el attığımız konu kanalizasyon sorunuydu. Çok şükür su ve kanalizasyon konusunda bir sıkıntımız yok. Beldemiz Papazlık Deresi, su çoğaltma çalışmalarımız yaz aylarında semeresini verdi. Belde halkı şu anda bu suyu içiyor, bununla da yetinmeyip şu aylarda yine bu konuya eğilip su çoğaltma çalışması yapmaktayız. Beldemiz yat limanı ve yollarının açılması, düzenlenmesi işleri 1994 yılı projelerimiz kapsamına alınmış. Belediye hizmet binası bitince, insanlar için en önemli konulardan biri olan Sağlık Ocağı'nın da beldemizde açılacak olması, doktor, ebe, hemşire atamalarının dahi yapılmış olması çok sevindirici bir olaydır. Hazine arazilerinin üzerinde evi olan halkımızın sorunlarını çözmek üzere de çalışmalarımız devam etmektedir. Beldemizin en güzel koylarından biri olan ve bugüne kadar yeterli ilgi ve bakımı görmeyen Çınar Koyu'nun düzenlenmesine de belediyemizce başlanılmış, iniş yoluna kayrak taşı döşenmiş; yaz aylarında hizmet verebilmek için çalışmalarımız devam etmektedir.

Beldemiz gençlerinin, boş zamanlarını değerlendirmesi için ve kahvehanelere mahkum olmamaları için P.T.T karşısınındaki alana bir spor sahası düşünülmekte ve en kısa zamanda çalışmalara başlanacaktır. Gayemiz ve çabamız önce beldemizin gelişmesi ve çağdaş yaşam seviyesinde hizmetler verebilmektedir. Yıllardan beri bakımsız ve batak olarak kalan, karşı kumluk dediğimiz sahildeki temizleme işlerimiz yürütülmekte olup; ışıklandırılması yapılmıştır. Belediyemiz ilk kurulduğunda, akaryakıtta, zamandan, telefon ücretinden tasarruf etmek üzere telsiz alınmış olup; işlerimiz daha verimli bir şekilde yürütülmektedir. Gerçekleştirmek kadar düşünmek de önemlidir.

Altyapı...Bir beldenin en önce çözümlenmesi gereken konularından biri; umudumuz de hedefimiz alt yapısı tamamlanmış bir Akyaka. Üst yapı her zaman yapılabilecek bir olay, ama alt yapı planlanmasından yapılmasına varıncaya dek güç ve zaman isteyen bir çalışma. Gelecek zaman diliminde bunların da üstesinden geleceğiz. Daha önce yaptıklarımızın nasıl üstesinden gelip başardıysak. Marmaris Balan'dan su getirme çalışmalarımız sürdürülmektedir. Ulaştırma Bakanlığı'nca tahsis edilen, sahil ve kıyı bandının temizliği için, geminin 93 gün boyunca çalışması, balıkçı barınağı, yat limanı yapma düşüncemiz, hizmet binasına başlamamız, geleceğimizin güvencesi çocuklarımız için çocuk parkı çalışmalarımız, dere ıslah çalışmalarımız ve ihaleyle kiraya verdiğimiz dükkanlar, yaptıklarımıza birer örnektir. Beldemizin sağlığı için KÖYTAŞ'tan aldığımız 200 adet çöp bidonu, çevre temizliği açısından çeşitli sokak ve caddelere konulmuş olup halkımızın yararına sunulmuştur.

Elele verip sorumluluklarımızın bilinciyle çağdaş insan çağdaş toplum olmanın göstergesi olarak sorunların da üstüne gitmeliyiz.

Bazı konularda, belediyeye hiçbir destekte bulunmaksızın ondan çözüm beklemek hatadır. Bazı sorunların halledilmesi için bekleyen halkla her an karşı karşıya olan belediyedir. Belediye süreklilik isteyen bir olaydır. Halkın da desteğine ve güvenine ihtiyacımız vardır.

Göreve geldiğimizden bu yana mevcut imkanları en akıllıca bir şekilde kullanarak sorun ve darboğaz yaratan konuların üstesinden gelmeye çalışıyoruz.

Belediyemiz hizmetlerinde kullanılmak üzere sadece bir traktörle işe başladık. Daha sonra bir hizmet otosu, inşaat çalışmalarımızda kullanılmak üzere bir kepçe, Çevre Bakanlığı'ndan hibe olarak verilen çöp kamyonu, önümüzdeki günlerde de bir arasöz alınması düşünülmektedir.

Geçmişte yapılamayan ve düşünülemeyen olumlu hizmetlerin bugün gerçekleşmiş durumda olması gurur verici değil mi? Hiç kimse eline keseri, testereyi almakla usta olmaz. Bunları kullanmasını öğrenmek gerekir.

Her ne kadar imkanlarımız yeterli olsa da, bu imkanları ve olanakları en iyi şekilde kullanmak, bilinçli bir şekilde çalışmak gerekir. Yaptıklarımız ortada. Her şeyimiz ortada, şeffafız, herkese, isteyene kapımız açık. Geçen günlerde, Nokta Dergisi'nde "Doruktakiler" adlı, çevreyi en iyi koruyan bir belde olarak seçilmemiz yaptıklarımızı ve düşündüklerimizi en iyi şekilde göstermiyor mu? O günkü ödül töreni beldemizin ve belediyemizin gururu değil mi?

Amaç; güzel olan Akyaka için en güzel çalışmaları, en iyi hizmeti sunabilmek.

Bu vesilyle tüm belde halkımızın Yeni Yılları'nı kutlar, mutluluk, başarı ve sağlık dileklerimle ayılar sunarım.

İsmail AKKAYA

Akyaka Belediye Başkanı

Sayfa Başına

MARMARİS ÇEV - DER TOPLANTISINA YOLLANAN KONUŞMA

Sayın Başkan, sayın Konuklar,

Bu uzun toplantının son konuşmacısı olarak, konuların kısmen dışında olmakla beraber, bazı çelişkilere kısa kısa değinmek istiyorum.

Kerme - Gökova Körfezi'nin doğusunda bulunan Akyaka beldemizde, çoğunluğunuzun da bildiği gibi, deniz kıyısında ve deniz içinde acı su kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynakların bazılarının birleşmesinden meydana gelen ve içmeye elverişli olmayan "Kadın Azmağı" da bir dere gibi akmakta ve denize karışmaktadır. Bu sular Gökova - Akyaka denizin kirlenmesini önleyen, temiz kalmasını sağlayan ana öğelerdir.

Seksenli yılların sonlarında, Akyaka Köyü ihtiyar heyeti, köye gelir sağlamak için, azmak suyunun bir kısmının satılması kararını almıştır. Doksanlı yılların başlarında da, bu karara dayanılarak, su sıkıntısı çeken Marmaris ve civar beldelere 30 km uzaklıktaki Kadın Azmağı'ndan su pompalanması söz konusu olmuş; İller Bankası'nca proje çalışmalarına başlanılmıştır. GÖKOVA-Akyaka'yı Sevenler Derneği ve Akyaka Belediyesi, Akyakalılar, bu çalışmalara karşı çıkmış; Muğla Valiliği, Çevre Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Devlet Bakanı Erman ŞAHİN, İller Bankası, Devlet Su İşleri ve Marmaris Belediyesi nezdinde gerekli girişimlerde bulunmuşlardır.

Burada bir çelişki vardır. Bir tarafta susuzluktan kırılan beldeler; öte yanda, Doğal SİT Alanı'na bitişik, çok değişik balık, kuş ve sürüngen cinsleri barındıran ve boşa akan bir su; saniyede 500 lt, 24 saatte 43.200 ton su alınmasıyla bozulacak, kirlenecek bir EKO SİSTEM ve çevre görünümü; alt-üst olacak yeraltı su seviyesi.

Hangi taraf haklıdır? Bir tercih yapılması gerekirse kimin tarafı tutulmalıdır?

Şimdilik projeden vazgeçilmiştir. Akyaka Belediyesi, Akyaka Köy İhtiyar Heyeti'nin aldığı kararı iptal etmiştir. Marmaris ve civar beldeler yeni su kaynakları bulmuşlar, yeni kuyular açmışlardır.

Yeni kaynaklar bulunmamış olsa idi ne olacaktı?

Bunun cevabını, 16 Kasım Salı günkü toplantıda, Armutalan Belediye Başkanı, 'Denizden 300 m uzaklıkta ve 54 - 64 m derinlikteki iki kuyularından tuzlu su çıkmaya başladığını ve devre dışı bırakıldığını; 1994 yılında Gökova'dan su pompalanacağını' söyleyerek vermiştir.

Gökova'dan azmaktan su nasıl alınabilir? Nasıl alınacaktır?

1- Gökova'nın tabanında, azmağın altında bulunan ve halen Akyaka Beldesi'nin içme suyunun, iki kuyu ile sağlandığı tatlı su tabakasına kadar inilecek keson kuyular ile su alınabilinir. Bu durumda denizin burnunun dibindeki bu tabakanın da kısa bir zamanda tuzlanması kaçınılmaz bir son olacaktır. Bundan Akyaka Beldesi de etkilenecektir. Bu istenmeyen, kabul edilemez bir tercihtir.

2- Azmağın, içmeye elverişli olmayan ama kullanılmaya elverişli memba tarafından su almak mümkündür, ama debi yetersizdir. Aşırı su alınması ile ekolojik denge alt-üst olacaktır.

3- Azmağın, içmeye ve kullanmaya elverişli olmayan mansap tarafından belki, bir miktar su almak mümkünse de, saniyede 500 lt'lik bir pompalama bütün ekolojik dengeyi bozacak ve ters bir akıntının meydana gelmesine sebep olacaktır.

Pompalama tesisleri ve trafoların yaratacağı çevre ve görünüm kirliliği; azmak suyundaki serbest klorun şebekede yaratacağı korozyon da işin cabasıdır.

Bu durumda ne yapılmalıdır?

Marmaris ve civar belediyeler, Balan Dağı'nda içime suyu kaynakları arayan Akyaka Belediyesi gibi, civar dağlarda yeni kaynaklar aramalı; Gelibolu Deresi suyundan, Çetibeli kaynaklarından faydalanmalıdırlar. Gelin, hep beraber şu anda Türkiye'nin en temiz ve kirlenmemiş ve berrak suları ile beslenen körfezini kirlenmemiş ve ekolojisi bozulmamış şekilde muhafaza edelim.

Diğer bir konu: Güneş enerjisi ile su ısıtma düzenlerinin görünümleridir.

Bütün güney sahillerimizde olduğu gibi, Akyaka'da da çatılara güneş enerjisi kolektörleri ve bunların su depoları yerleştirilmekte, üstelik de, reklam olsu diye, kırmızıya boyanmaktadır.

Akyaka İmar Planı hükümlerinde: 'Güneş enerjisinden yararlanılan ısıtıcı aygıtlar, çatı örtüsü siluetini bozmayacak şekilde, mümkün olduğunca eğime uymak; diğer su depoları vs. gibi çatı örtüsü altına gizlemek koşulu ile yapılabilirler' denilmektedir. Görünümler hepimizin malumudur. Bu hükümler uygulanmamaktadır. Çünkü teknik adamlarımız, depoların nasıl gizleneceği konusuyla ilgilenmemekte ve bu iş yapıcılara bırakmaktadırlar. Alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasının özendirildiği bir zamanda, vatandaşla çatışmamak için, belediye de depolara göz yummaktadır. Çevre Koruma Başkanlığı da, şikayet olmadıkça bu konuya karışmak istememektedir.

Bir yandan görünüm çirkinliği; tatbik edilmeyen hükümler, diğer yanda vatandaşın ihtiyacı ve enerji tasarrufu. Öte yanda ise, hem karşı çıkan, hem de 'alternatif enerji kaynakları kullanalım' diyen çevreciler. Bir çelişki daha.

Diğer bazı çelişkilere gelince:

Kadın Azmağı'nda yaşayan su porsukları; tavukları, ördekleri, kazlar, boğazlandığı için, bunları avlayan vatandaşlar. Buna karşı çıkan ve canlıları korumak isteyen çevreciler.

Kadın Azmağı'nda av yasağı olmasına rağmen, av hayvanlarını ortaya çıkarmak ve daralan azmak yolunu açmak için, özellikle de rüzgarlı günlerde sazları yakan bilinçsiz avcı ve balıkçılar; bunlara karşı çıkan çevreciler; 'Almanya'da insanlar yakılırken, Bosna-Hersek'te insanlar açlığa terk edilirken, kuş yuvalarının ne önemi var' diyerek çevrecilerin tepkisine şaşan vatandaşlar...

Sivri sineklerden şikayet eden vatandaşlar, özellikle de yerli ve yabancı turistler; sivri sinek mücadelesi yapan belediye; sivri sineklerin öldürülmelerine karşı çıkan çevreciler; yemek vakti mazotlu ilaç püskürtülmesinden rahatsız olan vatandaşlar.

Doğal SİT Alanı önündeki plajı vatandaşın kullanımına açmak için temizleyen ve ışıklandıran; azmak ağızındaki mendirek için taratarak derinleştiren belediye; çevre düzenlenmesine ve azmak ağzının temizlenmesine karşı çıkan aşırı çevreciler ...

Son olarak da, seksen, yıllarda, Akyaka Beldesi ile Akçapınar Köyü arasındaki Doğal SİT Alanı'nın hazine arazilerini, lojman yapılmak üzere T.B.M.M Başkanlığı'na tahsise çalışan Millet Vekilleri; o zamanki köyün, şimdiki beldenin çöp ve kanalizasyon sorunlarının nasıl halledileceğini, çevre ve deniz kirlenmesinin nasıl önleneceğini düşünerek tahsise karşı çıkan çevreciler; ekmek kapımıza mani oluyorsunuz diyerek çevrecilere karşı çıkan esnaf.

Doğadaki ekolojik dengelerde olduğu gibi, bir gün, yetkililer, vatandaşlar ve çevreciler arasında da bir dengenin bulunacağı ümüdüyle. Teşekkürler.

Aydın TURUNÇ

Dernek Başkanı

Maden Y. Mühendisi

Sayfa Başına

KUMSALLARIMIZ

Kumsallar hem doğal, hem de turistik açıdan çok önemli oluşumlardır. Bu yüzden onları korumaya çok özen göstermeliyiz.

Bugün Muğla yöresinde önemli kumsal alanlara sahibiz. Bu kumsalların oluşumunu da nehirlerin getirip kıyıya yığdıkları alüvyonlara borçluyuz. Dalaman Çayı bir zamanlar Tepearası'ndan geçip. Dalyan ve civarını doldurmuştur. Köyceğiz Gölü böylece bir körfezden göle dönüşmüştür. Bütün İztuzu kumsalı onun ve daha sonra Dalyan kanalının getirdiği toprağın eseridir. Dalaman Çayı sonra bugünkü yatağını açmış ve havaalanının ardındaki kumsallarını yaratmıştır. Eşen Çayı de Patara kumsalının mimarıdır.

Kumsalların sonsuza dek varolacağını sanmamalıyız. Bugün büyük nehirlerin üzerine kurulan barajlar, nehrin taşıdığı toprağı tutmaktadır. Bu yüzden özellikle Akdeniz kıyısında bazı kumsallarımız erozyona uğramıştır. Nehrin getirdiği toprak azalınca, akıntılar ve dalgalar kumu alıp derinlere götürmektedir. Dünyada bu çeşit erozyon zararları, bazı önlemlerle en aza indirilmeye çalışılıyor. Baraj yapımı önlenemez, ama yarattığı erozyona engel olunabilir.

Asıl tehlike yasak kum çekme ve bazı düşüncesizce yapılan kıyı yapılarıdır (mendirekler gibi). Kumu bir yerde tutup başka yerde erozyona sebep olunabilir. Mendirek gibi yapılar inşa edilmeden önce etkileri iyi düşünülmelidir. Kum çekilmesinin, kum kaybının yan ısıra bir başka yıkıcı etkisi daha vardır. Kum çekilen yerlerde dalgalar kıyıya daha yakın bir yerde kırılır ve kıyıyı çok daha kolay tahrip ederler. Bu çerçevede, Çınar Plajı'ndan söz etmek isterim. Ekim sonunda oradan çakıl çekilmiş olduğunu gördüm. Bunu en az zararla atlatmamızı dilerim.

Körfezimizin dibinde Kadın Azmağı ile Ferek Çayı arasında dar bir kumsal şeridimiz var. Pek çok kişi oradan denize giriyor. Aynı zamanda bir kuş cenneti. İlkbaharda Flamingo sürülerine rastladım orada. Körfeze bu yöresinde giren çaylar çok alüvyon taşımıyorlar. Yoksa bugün Akyaka bir Kozlukuyu, bir Akçapınar gibi kıyıdan içeride olurdu. Bu olayın iyi yönü, ama şu da bir gerçek ki, eğer herhangi bir nedenle kumlarımızı kaybedersek, o kumsalın bir daha oluşması belki yüzlerce yıl alacak. Bu nedenle kumsalımızı çok özenle korumalıyız. Bu doğa harikalarını tehdit eden tehlikelerden söz etmiştim. Azmaklarımız, üzerlerine baraj yapılacak gibi değiller. O yönden bir tehlike yok. Ancak kum çekilmesine kesinlikle izin verilmemeli. Bir de iyice düşünmeden herhangi bir inşaat yapılmamalı. Kumsallarımızı elbette kullanacağız ama bu, onları tahrip etmemize sebep olmamalı. Sonunda zararı yine bize olacak.

Erdem ALBEK

Sayfa Başına

AZMAKTA DOĞAL YAŞAM: SÜRÜNGENLER 1- YILAN

Yaz sıcakları ile birlikte görünüşü bir çok kişiyi ürküten, ama biotobumuzun bir parçası olan yılanlar da ortaya çıkar.

İlk bakışta tehlikeli, hatta zehirli gibi gözüken bu yaratıkların ani bir hareketi ya da tıslaması çoğumuzun korkulu rüyasıdır. Ama yılanları biraz daha yakından izleyip onların avlanmalarını ya da güneş banyosu yapmalarını gözlemleyince, bu korku kaybolup, yerini bu renkli ve zarif sürüngenlerden hoşlanmaya bile bırakabilir. Yılanları dört başlık altında toplayacağım. Aşağıdaki sınıflandırmada yalnızca ilk ikisi azmak ve ovasının sakinleri arasına girer.

1- Zehirsiz, Zararsız, Sokmayan Yılanlar:

En fazla rastladığımız bu gruptaki yılanlardan YARISUCUL yılanın boyu 2 metreyi bulur. Canlı olarak yuttukları arasında kurbağa, balık, yengeç ve sümüklüböcek baş sırayı alır. Daha az rastlanan SU YILANI da aynı özelliklere sahiptir. Suların kirlenmesi bu sürüngenin varlığını giderek tehlikeye sokmaktadır. Adı geçen her iki yılan da çok iyi yüzerler ve güneşlenmekten hoşlanırlar. Aynı türe giren ESKÜLAP YILANI avını çok çevik bir hareketle boğarak yutar. Kolaylıkla ehlileştirilebilen bu yılanlardan birisi ile yakın dostluk kurup kendisine Bay Eskülap adını taktık.

2- Zehirsiz Ama Sokan Yılanlar:

Bu yılanlar insanları önce tıslayarak uyardıktan sonra kendilerini savunmak için sokarlar. Küçük kuşlar ya da yavru memelilerin oluşturduğu avlarını sokarak değil boğarak öldürürler. Bu gruba KOCABAŞ YILAN ile, çok güzel mercan kırmızısı karnı ile utangaç KARA YILANI'nı da sokabiliriz. Grubun üçüncü üyesi KIRMIZI YILAN, güneşlenmekten ilk ikisi kadar hoşlanmaz. Her üç yılan da yüzmekten hoşlandıkları için suya yakın nemli yerlerde yaşarlar. Ben bugüne kadar azmağın içinde ya da çevresinde zehirli bir yılana rastlamadım.

3- Zehirli Fakat Saldırgan Olmayan Yılan:

Bu gruba giren BOYNUZLU ENGEREK, benim, azmaktan 200 m kadar uzakta, tozlu ve sıcak bir toprak yolda görebildiğim tek örnek oldu. Bilimsel adı Vipera Ammodytes KUM ENGEREĞİ olan bizim Boynuzlu Engerek, bizde nemli yerlerde değil, biraz daha uzaklarda yaşar. Avları arasında başka yılanların da bulunduğu Boynuzlu Engerek, bunları sokarak zehiriyle öldürür. Öteki zehirli yılanların bir çoğunda olduğu gibi Boynuzlu Engerek de kendi zehirine karşı bağışıklık kazanmıştır. Ama aynı şeyi biz insanlar için söyleyemeyiz. Bunun soktuğu yer çok sancı yapar ve tehlikelidir. Ölüm vakası çok az olmakla birlikte serum tedavisi gereklidir. Sağlık Ocağımızın yetkilileri kendilerinde her zaman için iki ayrı cins yılan serumu bulunduğunu belirtmişlerdir. Yılanın soktuğu yerde, genellikle, bir iki diş izi görülür. Hiç bir zaman paniğe kapılmamak gerekir. Çünkü çoğu kişi yılan sokmasından değil, korkudan girdiği şoktan hayatını kaybetmektedir. Ayrıca BOYNUZLU ENGEREK, her zaman için insanlardan kaçmaya çalışır ve fena şekilde tıslar. Ama ille de ona dokunmak için ısrar ederseniz sizi sokar.

4- Zehirli ve Saldırgan Yılanlar:

Bunlar bir tıslayıp hemen sokarlar ki, ben şimdiye kadar bizim çevremizde böylesine hiç rastlamadım. Zehirli yılanlar ailesindeki sürüngenlerin çoğu da böyle davranır. Bu türe giren yılanları gören olup da bana bilgi verirse çok memnun olacağım.

İnsanların çoğu önlerine çıkan her yılanı öldürdükleri için bu konuya biraz değinmek istiyorum.

Yılanların bizi ürküten donuk bakışları göz kapaklarına sahip olmamaları yüzündendir. Bu yaratıkların kulak zarları da yoktur. Bu nedenle çok iyi duyamazlar ama gövdelerinin büyük bir kısmı yere dokunduğu için her tür titreşime karşı çok duyarlıdırlar. Gündük vakti yılan olabilecek bir yerden geçerken toprağa kuvvetlice basmak ya da yere bir sopa ile vurmak onları kaçırır. Yılanların çoğu "fil" gibi gürültü yapan böyle bir canlıdan korkarlar. Bütün sürüngenler gibi yılanlar da soğuk kanlı hayvanlar olduklarından gövdeleri ısınmadan çevik hareket edemezler, bu nedenle serin akşamlarda yukarıdaki yöntem geçersizdir. Ama gene de korkmaya gerek yoktur. Çünkü düşmanlarından korunmak için yılanlar da geceleri kendileri için emniyetli bir yerde saklanırlar.

Hepimizin bildiği gibi yılanlar da bir kaç ay kış uykusuna yatarlar ve bu süre içinde vücut fonksiyonları çok yavaşlar ve hemen hemen felç olurlar.

Dillerini çıkarıp çekmeleri, çevreyi keşfetmek ve avlarını bulmak içindir. Anlayacağınız, yılanlar dilleri ile çoğu şeyi "koklarlar". Özel bir organları ile avlarının yaydığı ısı dalgalarını da algılayabilirler. Hepsinin ortak bir özelliği de, birbirine çok gevşek olarak bağlanan alt ve üst çenelerinin yardımı ile ağızlarının çapından çok daha geniş bir açıklıkla avlarını kolayca yutmalarıdır.

Umarım verdiğim bu kısa bilgiler insanların yılanlara karşı duyduğu korkuyu biraz olsun azaltıp bu büyüleyici yaratıkların aramızda yaşamalarına izin vermelerine yardımcı olmuştur.

Heike THOL-SCHMİTZ

Sayfa Başına

AVUSTRALYA'DA HANIMLAR YARDIMCI YANGIN GRUBU

Bir yangın ihbarı alındığı anda:

"Emniyetli bir yerde" iki sopa üzerinde, her an kullanılmaya hazır portatif masa yapılır.

El fenerleri hazırlanır.

İçme suyu ve kağıt bardaklar.

Eğer yangın uzun sürecek gibiyse yiyecek bir şeyler.

Hazır çay bulundurulur.

İnsanların birbirine not bırakması için kağıt ve kalem.

En yakındaki sağlık kuruluşundan ambulans ve ekip gelir.

Gönüllü yangın söndürücüler burada buluşup yetkililerden talimat beklerler.

Kaybolacak çocuklar bu noktada toplanır.

Bu bölge, yangınla gönüllü olarak ilgilenen herkesin toplandığı yer olduğundan, yetkililer ve ilgililer asıl yangın söndürme işine kendilerini tam olarak verebilirler.

Bu sırada kullanılacak araç ve gereçler bir yerde depo edilmiş olarak hazır tutulur. Hanımlar grubundan birkaç kişide buranın anahtarı bulunur. Hanımlar Yardımcı Yangın Grubu'nun Başkanı, bir kişiye telefon ederek gerekli talimatı verir ve bunu öteki üyelere ulaştırmasını ve araç gerecin nereye götürüleceğini söyler. Öteki üyeler listedeki sıralarına göre gerektiğinde yemek hazırlamak için bekler durumda olurlar. Bazı üyeler de çay hazırlamak, mesajları almak ve gerektiğinde, paniklemiş ve korkmuş kişileri yatıştırmak için hazır beklerler. Başka üyeler termoslar içinde sıcak çorba ya da soğuk su getirirler. El telefonu olan kişiler de, kamp yeri yangınlarında olduğu gibi, çadırlarda kalanların yakınlarını arayarak haber verirler. Bu gönüllü hanımlar grubu, sel felaketi ve benzeri, her türlü doğal afete gitmeye hazırlıklı olarak bekler. Hanımların çabaları ile felaketlerin karışıklıklara yer vermeden geçiştirilmesine çalışılır. Yangın söndürme ekiplerindeki erkekler de beşer dakikalık çay ya da ufak tedavi molaları ile daha verimli olarak görevini yapar. Bütün hanım üyeler telefonları başında, başkanın 3-4 üyeye vereceği talimatların kendilerine ulaşmasını bekler ve bunu alınca da hemen harekete geçerler.

Krisi ETHEM

Sayfa Başına