Neden Çözümsüz?
Günümüze kadar tüm yöntemler yaşatmak
yerine imha etmeyi seçerek doğanın en temel yasasını ihlal etmişlerdir.
Onları öldürerek imha etmek barbarca olduğu kadar, artık kanunlar karşısında
cezası olan bir davranıştır. Bu yöntemler, kah onları zehirleyerek
veya ateşli silahlar ile onları vurarak, kah toplatıp bir süre sonra başa
çıkılamayacak kötü koşullu barınaklarda onları yaşamaya mahkum ederek göz
önünden kaldırmayı amaçlamıştır. Ancak sonuç, her zaman sokaklarımızı gene
sokak hayvanları ile doldurmuştur ve böyle devam ederse dolduracaktır da.
Dünya Sağlık Örgütü WHO nun yaptığı araştırmaya göre, Her yerleşim
bölgesinin her canlı türü için belirli bir taşıma kapasitesi vardır. Bu belirli
taşıma kapasitesi, kaynakların (barınak, gıda, su) ne kadar müsait olduğuna
bağlıdır. Gelişmiş omurgaların (köpekler dahil) nüfus yoğunluğu, çevrenin
taşıma kapasitesini doldurmaya eğilimlidir. Nüfus yoğunluğunda ölüme veya
toplanılarak başka bir yere aktarılmaya bağlı herhangi bir azalma, hayatta
kalanlar daha iyi beseleneceğinden, daha hızlı üreyebilecekler ve azalan
nüfusu hemen telafi edeceklerdir. (D.S.Ö. Köpek Nüfusu Kontrolüne İlişkin
Önerileri, Cenevre 1990) Yani bizler onları ne kadar çok sokaklardan çekmeye
çalışsak, sadece yeni gelecek olan hayvanlara yer açarız. Bu nedenle doğanın
bu dengesini bozmadan, çabamızı sokaklarda aşılı, kısırlaştırılmış ,
sağlıklı bir hayvan popülasyonu oluşturmaya yönelik kullanırsak, bir
süre sonra sokak hayvanları problemini kontrol altına alabiliriz. Ancak
bu konuda tüm yerel yönetimler işbirliği yaparak, üstlerine düşeni
yerine getirirse ulaşabiliriz bu olumlu sonuca!
Neden kısırlaştırmak gerekiyor?
Kısırlaştırmamış bir çift köpek ve
kısırlaştırmamış yavruların zincirleme üreme sayısı altı yılda toplam
67000 (altmış yedi bin!)
köpektir. |
Kısırlaştırma,
sokak hayvanlarında, üremeyi durdurma ve sakinleştirmenin yanı
sıra kararlı ve sağlıklı bir nüfus sağlar. Dişi bir köpek bir senede
yaklaşık 16 yavru üretir. Eğer bunların yaklaşık yarısı dişi
olursa (8), o zaman ertesi sene bu yavrulardan (8x16) 128 yeni yavru
dünyaya gelir. Bu sayılara birinci yavrulardan kalan erkek köpeklerin
bunların dışındaki dişi köpekler ile çiftleşmelerinden meydana
gelebilecek yavrular katılmamıştır. Yapılan hesaplamalar
sonucunda kısırlaştırılmamış bir çift köpekten
6 yıl sonunda toplam 67.000 yavru doğacağı hesaplanmıştır.
(Kaynak: Dog Fancy 2000). Bu sayı 16 yavru ile başlayan bir dişi
köpekten oluşmuştur. Bu sayının içinde başlangıçta
verdiğimiz bir çift köpekten erkek olanın diğer dişilerle
çiftleşmelerinden olabilecek yavrular dikkate alınmamıştır.
Normal olarak, sağlıklı bir erkek köpek haftada en az bir kez bir dişi
köpek ile çiftleşir.Bu üreme oranı oldukça yüksektir. Şehir
sokaklarında, bu yavru ve anneler yiyecek bir şeyler bulabilmek için,
genelde çok acı çekerler. İlk senelerinde yavruların dörtte biri
açlık, hastalık, soğuk hava veya trafik kazalarından
dolayı ölürler. Düşünün ki, bu karamsar tablo eğer bu çift köpek
kısırlaştırılmış olsa idi hiç meydana gelmeyecekti!
Saldırganlığı engellemek
Dişi köpekler her altı ayda bir kızgınlık dönemlerine
girerler. Bu zaman zarfında dişi çiftleşmeye hazırdır ve
hormonları güçlü bir koku salgılar, ve bu koku kısırlaştırılmamış
erkek köpekler tarafından 1 km. uzaklıktan dahi algılanır.
Kısırlaştırılmamış erkek köpekler bu kokuyu
algıladıkları zaman, hormon salgıları artar.
İçgüdüsel olarak dişiyi bulmak, yakalamak ve eşleşmek için kontrolsüz
harekete geçerler.
|
Görmek istemedigimiz manzaralar!
Kütahya Hayvan Barınağı
Bahçeşehir/İstanbul
Barınağı
Marmaris Belediyesi Barınağı
|
|
Erkekler
bu dönemde insan ve diğer köpeklere karşı daha saldırgan, huzursuz,
heyecanlıdırlar ve daha fazla havlarlar. Köpeklerin arasında
devamlı kızgınlık halinde olabilecek bir köpek bulunabilir. Bu
da civardaki erkek köpeklerin devamlı tahrik edecektir. Bu durumlarda genelde
çok sayıda erkek köpek grup halinde hareket ederek, kızgınlık
halinde olan dişinin yakınında yer alırlar. Bu da
insanları korkutur. Şikayetlere neden olur. Kısırlaştırılan
köpekler bu saldırganlık hallerini göstermezler. Kısırlaştırılırken erkek
ve dişilerden, hormonların kaynağı çıkartılır. Kısırlaştırma ile iki etki
önlenir: 1)Saldırganlık 2) Üreme.
Kısırlaştırılmış
dişiler (yumurtalık ve rahim çıkartılmış) hamile kalamazlar ve kızgınlık
haline giremezler. Sonuçta erkek köpekleri tahrik etmez, onları
saldırganlaştırmazlar. Kısırlaştırılmış erkekler (testisler çıkartılmış)
hem dişiyi hamile bırakamazlar hem de eğer dişi koku saldıysa bu kokuyu
duymazlar. Onların da saldırganlık ve tahrik olma durumları ortadan kalkar.
Bu sayede kavga etmezler ve insanlarla daha dostça yaşarlar.
Köpeklerin sadece
içgüdüsel olarak eşleşme dürtülerinin olduğunu bilmek önemlidir. Eşleşmekten
zevk almazlar! Dişi köpekler erkek köpekler ile sadece kızgınlık
zamanlarında çiftleşirler. Bu da kısırlaştırılmamış bir dişi için yılda iki
defadır. Bu da bize köpeklerin seksi zevk için yapmadıklarını gösterir.
Zevk alıyor olsalardı onlarda insanlar gibi istedikleri zaman
çiftleşirlerdi. Onlarda sadece hormon ile içgüdüsel olarak çiftleşme dürtülenir.
Biz onları kısırlaştırarak zevklerinden yoksun bırakmıyoruz. Bilakis onların
huzurlu ve kontrollü yaşamlarına yardımcı oluyoruz.
Neden Barınaklar çözüm değildir?
Yüzeysel
bakıldığında barınak iyi bir fikir gibi görünebilir. Çünkü problem çok
hızlı bir şekilde çözülecekmiş gibi görünür. Köpekler bir anda sokaklardan
kaybolmuşlardır. Bununla birlikte, uzun bir zaman diliminde bunun bir çözüm
olmadığı anlaşılmıştır. Barınak işletmek sorumluluk isteyen ve yüksek
maliyetli bir iştir. Burada barındırılan hayvanların 365 gün hiç
aksatılmadan beslenmeleri, hastalıklara karşı tedavi edilmeleri
(barınaklarda barınak hastalığı olarak bilinen ve çok çabuk yayılan
birçok hastalık türü vardır) oynayabilecekleri ve dolaşabilecekleri
geniş alanlara sahip olmaları gerekir. Ve bir yerde
barınak olması insanların, bakmaktan sıkıldıkları, erkek yavrusunu
aldıktan sonra anneleri başından atmaya veya yaşlanan köpeklerini gelip
bırakmalarına daha rahat vesile olur. Barınakta köpekler acı
çekerler.
Belli bir süre sonra yeterli yemek, ilaç ve bakıcı bulmak
gittikçe zorlaşır. Belediyelerin çoğunluğu uzun zaman diliminde masrafları
karsılayamazlar. Ve bu yerler sonunda bir çok canlının işkence
çektiği, kötü koşullu hayvan hapishanelerine dönerler. Bu arada
Yerel Yönetim böyle bir yerin masrafları ile cebelleşirken
dışarıdaki köpek ve kedi nüfusu aynı hız artmaya, boşalan
alanları doldurmaya devam eder. Belediye barınakları bugüne kadar
çözüm olmuş olsa idi, Türkiyenin sokak hayvanı problemi çoktan
çözülmüş ve bu konular şu anda tartışılıyor olmaz idi!
Yeni yasa hali
hazırda var olan resmi ve tüzel barınakların işletme koşulları ile
ilgili de sıkı kurallar ve denetimler getirmekte ve buralarınn resmi
merciler tarafından her ay kontrol edilip rapor tutulmasını şart
koşmaktadır. Yeni yasanın yerel yönetimlerden talebi sokak
hayvanlarının kısırlaştırılması ve rehabilite edilmesi için
Bakımevlerin açılması ve buralarda sadece güçten düşmüş ve
insanlara karşı kısırlaştırılmaya rağmen agresif davranışı
değişmeyen köpeklerin barındırılmasını istemektedir. Bu olanağı
olmayan yerlere de bu hizmetin mobil klinikler ile götürülmesini
öngörmektedir.
|
Marmaris Belediyesi Barınağı
Sivas Belediye Barınağından üzücü görüntüler!
Artık
bir kısırlaştırma
merkezine dönüştürülen Muğla
Barınağının
eski görüntüleri
Burası
artık bir kısırlaştırma merkezine dönüştürüldü
|
Daha önce de
söylediğimiz gibi, eğer doğal ortamlarında boşluklar var ise,
köpekler çevre yerlerden gelerek buraları doldururlar ve kısa sürede buralarda
üreyerek, bu alanın doyma noktasına ulaşıncaya kadar
artarlar. Çok hızla artan nüfus ile problemimiz yeniden
başlar. Eğer köpekler kısırlaştırma, aşılama ve
kulaklarına numaralı küpe takma işleminden sonra geldiği
sokağa bırakılırsa hiçbir boş alan kalmaz ve buralara yeni
köpekler de yerleşemez. Biz ortama sakin, sağlıklı ve üreme yapmayan
köpekler bırakıyoruz. Bundan sonraki doğal yaşamında
huzur içinde yaşayabilsinler diye. Kontrol altına alınan
bölgeye yeni bir köpek gelirse onunda kısırlaştırılması gerekir
ve bu böyle devam eder. Eğer
kısırlaştırma ve sokağa geri bırakma yeterli bir
periyotta yapılırsa uzun dönem için iyi bir çözüm verir ve bu
sayede güvenli ve sakin bir nüfus oluşturmanın yanı sıra insan sağlığını da
tehdit etmez.
Bizler de,
kısırlaştırılmış ve aşılı olarak sokaklarımızda yaşayan küpeli köpekleri
yetkililere şikayet etmek ten vaz geçerek, çevremizde henüz
kısırlaştırılmamış olan sahipsiz hayvanları yetkililere haber vererek,
veya hayvan sahiplerini ikaz ederek kontrolsüz ürememelerini ve
sokaklara düşmemelerini önlemek için elimizden
geleni yapabiliriz!
Kaynakça:
F.H.D.D. için Vet. Dr. Karen Özen
tarafından hazırlanan Öldürmek veya Barınağa Kapatmak Niçin Çözüm Değil
isimli makalesi.
S.H.K.D. nin Mart 2001 tarihinde
hazırladığı İstanbulda Sokak Köpekleri Sorunu nasıl Etkin, İnsancıl ve
Kalıcı Şekilde Çözümlenebilir adlı raporu.
|