Acil telefon numaraları:

 

Veterinerler:

Veteriner Hasan Ulas Gökduman
Gökova  0533 475 27 71

Veteriner Göksel Bayramlı
Gökova
0252 246 6629

Yasemin Ilseven 0531 491 8935
(GAS-Der. Sokak Hayvanları Çalışma Gurubu Görevlileri)

 


Onun keyfi yerinde, o küpeli
ve kısırlaştırılmış bir sokak
köpeği, yani ‘Dudu’muz’....
J

Kay Projesi Nedir ve Niçin Kay?

K
ısırlaştır,  Aşılat  ve yerine bırakarak Yaşat,  artık ülkemizde aklı başında tüm hayvan sever  ve derneklerinin sloganı haline gelmiştir.  Ülkemizdeki  tüm yerel yönetimler bu konuda üstlerine düşeni yapması halinde, sokak hayvanlarının   %90 nın kısırlaşabileceğinin,   ve  altı sene içersinde sokaklarımızda   artık   sahipsiz hayvanlara  rastlamayacağımızı ,    yapılan    araştırmalar   ortaya  koymaktadır.  Bizlerin de sonuçta gelmek istediği nokta budur. Bazı insanlar tarafından yalnış anlaşıldığı   gibi sokaklarımızı sahipsiz hayvanlarla doldurmak değil.  Sokak köpeği veya sokak kedisi diye ayrı bir ırk  veya  cins te yoktur zaten. Onlar da evinizde beslediğiniz kedi ve köpeklerden farklı değillerdir. Onlarında bir zamanlar mutlu yaşadıkları bir evleri vardı. Veya  kısırlaştırılmamış     anne ve   babalarının    yavruları   idiler.   Sadece planlanmadıkları  için, güvenilir ve kalıcı yuvalar  bulamamış   ve  bu  yüzden dışarıda  kalmışlardır,    hepsi bu.  Artık  evde besleyip te istemediğiniz hayvanlarınızı sokaklara da BIRAKAMAZSINIZ!
Bu davranışın   yasalar karşısında  cezası bulunmaktadır. Sokak hayvanları problemi  100 yıllardır  devam eden bir problemdir. Osmanlı Sultanlarından tutun da, modern Türkiye’nin Belediye Başkanları, Vali ve Kaymakamları,  yani her türlü yerel yönetim bu sorunu çözmeye çalışmış   ama  çözememiştir.   Türkiye Cumhuriyetinin 2004 senesinde çıkartılan  5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile de KAY yasallaşmıştır.  Artık kimsenin, “sokaklarda kedi ve köpek görmek istemiyoruz” diye keyfi bir şekilde yetkililere şikayet ederek onların toplatılmasını talep  etmeye hakkı yoktur! Hayvan toplayıp öldürme veya bir barınağa kapatma devri sona ermiştir. Ancak henüz kısırlaştırılmamış   veya   aşılanmamış    sokak hayvanlarını yetkililere haber vererek onların kısırlaştırılmasını sağlayabiliriz. Yeni çıkan  yasanın  6. maddesine göre tüm yerel idareler, oluşturacakları bakımevlerinde, sokaklarda   kısırlaştırılmamış     yani küpelenmemiş, serbest dolaşan kedi ve köpeklerin bir an önce toplatıp bu merkezlerde  kısırlaştırıp, aşılayıp, rehabilite    ettikten  sonra alındıkları  yere  tekrar bırakmakla  yükümlüdür! Yasa, bu işlemden geçen hayvanların  kulaklarına   işaret olarak küpe takılmasını  ve  resimli olarak kayıt   altına  alınmasını   şart  koşmaktadır.
Aynı yasa  sahipli köpek ve kedilerin de bir an önce kısırlaştırılmasını   talep etmektedir.


Neden Çözümsüz? 

Günümüze kadar tüm yöntemler “yaşatmak” yerine “imha etmeyi”  seçerek doğanın en temel yasasını  ihlal etmişlerdir. Onları öldürerek imha etmek barbarca olduğu kadar, artık  kanunlar karşısında    cezası  olan bir  davranıştır.    Bu yöntemler,  kah onları zehirleyerek  veya  ateşli silahlar ile onları vurarak,   kah toplatıp  bir süre sonra başa çıkılamayacak   kötü  koşullu barınaklarda  onları yaşamaya  mahkum ederek göz önünden kaldırmayı amaçlamıştır.   Ancak sonuç, her zaman sokaklarımızı   gene sokak hayvanları ile doldurmuştur ve böyle devam  ederse dolduracaktır da.   Dünya Sağlık Örgütü WHO nun yaptığı araştırmaya   göre,  “ Her yerleşim bölgesinin her canlı türü için belirli bir taşıma kapasitesi vardır.  Bu belirli taşıma kapasitesi, kaynakların  (barınak, gıda, su) ne kadar müsait olduğuna bağlıdır.  Gelişmiş omurgaların   (köpekler dahil) nüfus yoğunluğu, çevrenin taşıma  kapasitesini doldurmaya eğilimlidir. Nüfus yoğunluğunda ölüme veya  toplanılarak  başka bir yere aktarılmaya  bağlı herhangi bir azalma,  hayatta kalanlar daha iyi beseleneceğinden, daha hızlı  üreyebilecekler  ve  azalan nüfusu hemen telafi edeceklerdir.  (D.S.Ö. Köpek Nüfusu Kontrolüne İlişkin Önerileri, Cenevre 1990) Yani bizler onları ne kadar çok sokaklardan çekmeye çalışsak,  sadece yeni gelecek olan hayvanlara yer açarız.  Bu nedenle doğanın bu dengesini bozmadan,  çabamızı sokaklarda  aşılı,  kısırlaştırılmış ,    sağlıklı  bir    hayvan   popülasyonu  oluşturmaya  yönelik kullanırsak,   bir  süre  sonra  sokak  hayvanları  problemini  kontrol  altına  alabiliriz.  Ancak bu konuda  tüm  yerel  yönetimler  işbirliği  yaparak,  üstlerine  düşeni  yerine getirirse ulaşabiliriz bu olumlu sonuca!  

Neden kısırlaştırmak gerekiyor? 


 

Kısırlaştırmamış bir çift köpek ve kısırlaştırmamış yavruların zincirleme üreme sayısı altı yılda toplam
67000 (altmış yedi bin!)
köpektir.

Kısırlaştırma,  sokak  hayvanlarında, üremeyi durdurma ve sakinleştirmenin yanı sıra kararlı ve sağlıklı bir nüfus sağlar. Dişi bir köpek bir senede yaklaşık 16 yavru üretir. Eğer bunların yaklaşık yarısı dişi  olursa (8), o zaman ertesi sene bu yavrulardan (8x16) 128 yeni yavru dünyaya gelir. Bu sayılara birinci yavrulardan kalan erkek köpeklerin bunların  dışındaki dişi köpekler ile çiftleşmelerinden meydana gelebilecek yavrular katılmamıştır. Yapılan   hesaplamalar  sonucunda kısırlaştırılmamış    bir çift köpekten  6 yıl  sonunda toplam 67.000 yavru doğacağı  hesaplanmıştır. (Kaynak: Dog Fancy 2000). Bu sayı 16 yavru ile başlayan bir dişi köpekten oluşmuştur. Bu sayının   içinde başlangıçta   verdiğimiz bir çift köpekten erkek olanın diğer dişilerle çiftleşmelerinden olabilecek yavrular dikkate alınmamıştır. Normal olarak, sağlıklı bir erkek köpek haftada en az bir kez bir dişi köpek ile çiftleşir.Bu üreme oranı oldukça yüksektir. Şehir sokaklarında, bu yavru ve anneler yiyecek bir şeyler bulabilmek için, genelde çok acı çekerler. İlk senelerinde yavruların dörtte biri açlık, hastalık, soğuk hava veya trafik kazalarından   dolayı ölürler. Düşünün ki, bu karamsar tablo eğer bu çift köpek kısırlaştırılmış olsa idi hiç meydana gelmeyecekti!

Saldırganlığı engellemek 

Dişi köpekler her altı ayda bir kızgınlık dönemlerine   girerler. Bu zaman  zarfında dişi çiftleşmeye hazırdır   ve  hormonları  güçlü bir koku salgılar, ve bu koku kısırlaştırılmamış erkek  köpekler tarafından 1 km. uzaklıktan dahi algılanır.   Kısırlaştırılmamış     erkek köpekler bu kokuyu algıladıkları zaman,    hormon salgıları   artar.   İçgüdüsel olarak dişiyi bulmak, yakalamak ve eşleşmek için kontrolsüz harekete  geçerler.

Görmek istemedigimiz manzaralar!

Kütahya Hayvan
Barınağı


Bahçeşehir/İstanbul Barınağı


Marmaris Belediyesi Barınağı
 

 Erkekler bu dönemde insan ve diğer köpeklere karşı daha saldırgan,  huzursuz,  heyecanlıdırlar    ve daha fazla havlarlar. Köpeklerin arasında devamlı kızgınlık   halinde olabilecek bir köpek bulunabilir. Bu da civardaki erkek köpeklerin devamlı tahrik edecektir. Bu durumlarda genelde çok sayıda erkek köpek grup halinde hareket ederek, kızgınlık   halinde olan dişinin yakınında   yer alırlar.   Bu da insanları korkutur.  Şikayetlere  neden  olur. Kısırlaştırılan    köpekler bu saldırganlık   hallerini göstermezler. Kısırlaştırılırken    erkek ve dişilerden, hormonların kaynağı çıkartılır.  Kısırlaştırma    ile iki etki önlenir: 1)Saldırganlık 2) Üreme.

Kısırlaştırılmış     dişiler (yumurtalık ve rahim çıkartılmış) hamile  kalamazlar   ve kızgınlık haline giremezler. Sonuçta erkek köpekleri  tahrik etmez, onları saldırganlaştırmazlar. Kısırlaştırılmış     erkekler (testisler çıkartılmış)   hem dişiyi hamile bırakamazlar   hem de eğer dişi koku saldıysa bu kokuyu duymazlar. Onların da saldırganlık    ve tahrik olma durumları  ortadan kalkar. Bu sayede kavga etmezler ve insanlarla daha dostça yaşarlar.

Köpeklerin sadece içgüdüsel olarak eşleşme dürtülerinin olduğunu bilmek önemlidir. Eşleşmekten zevk   almazlar!  Dişi köpekler erkek köpekler ile sadece kızgınlık zamanlarında  çiftleşirler. Bu da kısırlaştırılmamış     bir dişi için yılda iki defadır. Bu da bize köpeklerin seksi zevk için yapmadıklarını   gösterir.   Zevk   alıyor  olsalardı  onlarda insanlar gibi istedikleri zaman çiftleşirlerdi. Onlarda sadece hormon ile içgüdüsel olarak çiftleşme dürtülenir. Biz onları kısırlaştırarak    zevklerinden yoksun bırakmıyoruz. Bilakis onların huzurlu ve kontrollü yaşamlarına   yardımcı    oluyoruz. 

Neden Barınaklar çözüm değildir? 

Yüzeysel bakıldığında    barınak   iyi bir fikir gibi görünebilir. Çünkü problem çok hızlı bir şekilde çözülecekmiş gibi görünür. Köpekler bir anda sokaklardan kaybolmuşlardır. Bununla birlikte, uzun bir zaman diliminde bunun bir çözüm olmadığı   anlaşılmıştır. Barınak  işletmek  sorumluluk isteyen ve  yüksek maliyetli bir iştir. Burada barındırılan  hayvanların  365  gün  hiç  aksatılmadan  beslenmeleri,  hastalıklara  karşı  tedavi  edilmeleri  (barınaklarda ‘barınak  hastalığı’ olarak  bilinen ve  çok  çabuk yayılan birçok hastalık  türü   vardır)  oynayabilecekleri ve  dolaşabilecekleri geniş alanlara sahip olmaları  gerekir. Ve  bir  yerde  barınak  olması  insanların,  bakmaktan  sıkıldıkları,  erkek  yavrusunu  aldıktan  sonra anneleri başından  atmaya   veya  yaşlanan köpeklerini gelip bırakmalarına   daha  rahat  vesile olur. Barınakta   köpekler   acı  çekerler.

Belli bir süre sonra yeterli yemek,  ilaç ve bakıcı  bulmak gittikçe zorlaşır.  Belediyelerin çoğunluğu uzun zaman diliminde masrafları karsılayamazlar.  Ve  bu  yerler sonunda  bir çok  canlının  işkence  çektiği,  kötü  koşullu  hayvan  hapishanelerine dönerler.  Bu  arada  Yerel  Yönetim  böyle  bir  yerin  masrafları  ile  cebelleşirken  dışarıdaki   köpek  ve  kedi  nüfusu  aynı  hız  artmaya,  boşalan  alanları  doldurmaya  devam  eder.  Belediye  barınakları  bugüne  kadar  çözüm  olmuş  olsa  idi,  Türkiye’nin  sokak  hayvanı  problemi  çoktan  çözülmüş  ve  bu  konular  şu  anda  tartışılıyor   olmaz  idi! 

Yeni  yasa  hali  hazırda  var  olan resmi  ve  tüzel  barınakların  işletme  koşulları  ile  ilgili de sıkı  kurallar ve  denetimler  getirmekte  ve  buralarınn  resmi  merciler  tarafından  her ay  kontrol edilip  rapor  tutulmasını  şart  koşmaktadır.  Yeni  yasanın  yerel yönetimlerden talebi  sokak  hayvanlarının   kısırlaştırılması    ve  rehabilite  edilmesi için  ‘Bakımevlerin’ açılması  ve  buralarda  sadece  güçten  düşmüş  ve  insanlara  karşı  kısırlaştırılmaya    rağmen   agresif  davranışı   değişmeyen  köpeklerin  barındırılmasını    istemektedir.  Bu  olanağı  olmayan  yerlere  de  bu  hizmetin mobil klinikler ile götürülmesini öngörmektedir. 


Marmaris Belediyesi Barınağı


Sivas Belediye Barınağından üzücü görüntüler!


A
rtık bir kısırlaştırma merkezine dönüştürülen Muğla Barınağının eski görüntüleri


 Burası artık bir kısırlaştırma merkezine dönüştürüldü



Neden sokağa geri bırakmalıyız?
 

FHDD veterineri Volkan
ameliyatta.....

Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer doğal ortamlarında    boşluklar var ise, köpekler çevre yerlerden gelerek buraları doldururlar ve kısa sürede buralarda üreyerek, bu alanın doyma noktasına   ulaşıncaya   kadar artarlar.   Çok hızla  artan nüfus ile problemimiz yeniden başlar.  Eğer köpekler kısırlaştırma,  aşılama   ve  kulaklarına  numaralı   küpe takma işleminden sonra geldiği  sokağa bırakılırsa    hiçbir boş alan kalmaz ve buralara yeni köpekler de yerleşemez.   Biz ortama sakin, sağlıklı ve üreme yapmayan köpekler bırakıyoruz.   Bundan sonraki doğal yaşamında   huzur içinde yaşayabilsinler  diye. Kontrol altına   alınan bölgeye yeni bir köpek gelirse onunda kısırlaştırılması   gerekir   ve bu böyle devam eder. Eğer kısırlaştırma   ve sokağa geri bırakma   yeterli bir periyotta yapılırsa   uzun dönem için iyi bir çözüm  verir ve bu sayede güvenli ve sakin bir nüfus oluşturmanın yanı sıra insan sağlığını da   tehdit   etmez.
Bizler de, kısırlaştırılmış    ve  aşılı  olarak sokaklarımızda  yaşayan  küpeli köpekleri yetkililere şikayet etmek ten  vaz geçerek,  çevremizde  henüz  kısırlaştırılmamış   olan sahipsiz  hayvanları  yetkililere  haber  vererek,   veya  hayvan  sahiplerini  ikaz  ederek kontrolsüz  ürememelerini   ve  sokaklara  düşmemelerini
  önlemek  için elimizden  geleni  yapabiliriz!

 Kaynakça:

F.H.D.D. için Vet. Dr. Karen Özen tarafından  hazırlanan  “Öldürmek  veya  Barınağa  Kapatmak  Niçin Çözüm Değil” isimli makalesi.

S.H.K.D.’ nin  Mart  2001 tarihinde hazırladığı  “İstanbul’da Sokak  Köpekleri Sorunu nasıl  Etkin,  İnsancıl ve  Kalıcı  Şekilde Çözümlenebilir” adlı raporu.