".. İŞTE GÖKOVA!"

GÖKOVA-AKYAKA'YI SEVENLER DERNEĞİNİN ÜCRETSİZ HABER BÜLTENİ

"HAKİKATI KONUŞMAKTAN KORKMAYINIZ" (M.K.ATATÜRK)

Sayı 14

DERNEK BAŞKANLIGINDAN

Merhaba dostlar!

Son görüşmemizden beri aylar geçti...Söyleyeceğim çok şey var, fakat faaliyetlerimiz zaten Faaliyet Raporu’nda var, haber sayfalarımız da dolu... Bu yüzden size aklıma başka ne geliyorsa onları anlatacağım...

„...İŞTE GÖKOVA!“ ismini nasıl seçtiğimizi bir daha anlatmak isterim. Halikarnas Balıkçısı’nın ölümsüz sözlerinden birini: „Ova gibi deniz, deniz gibi ova- işte Gökova!“ sözünü anımsatmak istedik. Gerçekten de, güneşli bir kış gününde Sakartepe’den baktığımızda öyledir Gökovamız! Tabii ki, çok zengin bir yaban hayatı barındıran sazlıkların yakılmadığı bir günde bakmanız gerekir. Yoksa sanki ova üstüne siyah bir kefen örtülmüş gibi hüzün veren bir görüntü oluşur. Yurtdışından gelen, hatta Türk dostlarımıza kasten öldürülen bu doğa parçalarını göstermekten utanıyorum! Bunu bizim yaptığımızı, bizzat burada yaşayan insanların eseri olduğunu söylemeye çekiniyorum...Ayrıca bu işin bir mantığı yok: Hoşlanmadığımız sivrisineklerin hayatını kolaylaştırmış oluyoruz; artık güneş ışığının ısıttığı durgun sularda yumurtalarını bırakıp, daha kolay üreyebilirler. Ama Halikarnas Balıkçısı’na dönelim (o da bu görüntüden dehşete kapılıyordur- eminim!)...

Halikarnas Balıkçısı kimdir? Cevat Şakir KABAAĞAÇLI, 17 Nisan 1890' da Girit Adası'nda doğdu. Robert Kolej'i bitirdikten sonra Oxford Üniversitesi’ nde ‘Yakın Çağlar Tarihi’ öğrenimi gördü. 1910 - 25 yılları arasında İstanbul’ da çeşitli dergilerde yazılar yazdı. KABAAĞAÇLI, yayımlanan bir yazısı nedeniyle 3 yıllığına Bodrum’a sürüldü. Orada 25 yıl yaşadı ve 13 Ekim 1973' te İzmir’de hayata veda etti. Bodrum (ve Gökova Körfezi ) ve Anadolu uygarlıklarının (Ova yakılması ne kadar uygar? Bunları yazarken gözümün önünde hala devam eden sazlık yangınından dolayı canım sıkılıyor...) tanıtılmasına önemli katkılarda bulundu. Yayınlanmış olan 20 eserinin arasında ‘Anadolu Efsaneleri’, ‘Turgut Reis’, ‘Deniz Gurbetçileri’ ve ‘Mavi Sürgün’ gibi kitaplar bulunuyor. „(Y.ANTER/DHA) Bugünlerde çok popüler olan ‘Mavi Yolculuk’larda ilk adımı atan Halikarnas Balıkçısı’nın bu yörenin tanıtımına çok büyük katkıları vardır.

Bodrum’ da 27' nci ölüm yılı için düzenlenen törene katılan tanınmış edebiyatcı Şadan GÖKOVALI, Balıkçı’nın „üvey oğlu“ olarak çok yakın dostu idi. Eski adı „Kozlukuyu“ olan bugünkü Gökova Beldesi'nde doğan ve büyüyen GÖKOVALI, 1996 yılında tarafımızdan düzenlenen „Gökova Tarihi ve Turizm“ seminerine katıldı, ayrıca 1998' de „Nail ÇAKIRHAN - yaşamı ve eseri" kutlama gecemize sunucu olarak katıldı - hatırlıyor musunuz?

Ah, bu sazlık yangını, ve ona bağlı kayıplarımız: sivrisineklerle ve onların larvalarıyla beslenen dost sürüngenlerimiz...artık güneş ışığında ısınan durgun sularda daha iyi üreyen sivrisinekler yüzümüze gülecektir!...Sazlıktaki kamışlarda yaşayan yararlı böcek larvaları...onlarla kuşlarımız besleniyordu...kayıp...Biz orada kuş gözlemcilerinin kuşları daha rahat gözleyebilmeleri için bir gözlem kulesi yaptırmayı düşünmüştük. Bir daha düşünmemiz gerekecek: kaçak ava gidenler onu kullanacak- gelen kuşseverlere kule altındaki boş fişekleri göstermekten daha büyük rezalet olamaz galiba! Ayrıca başka bir korku ... geçen hafta Burdur’ a gittim, Kuşçu Topluluklar’ın büyük bir konferansı vardı. Dönüşümde kuş gözlemlerimin devamı olarak Yarışlı ve Salda göllerine uğradım. Yarışlı Gölü’nde beni görmesine rağmen bir çoban arkamda sazlık ve çalıları ateşe verdi, birden duman ve alev içinde kaldım...! Korkunçtu!!! Ya aynısı burada kuracağımız Çocuk Kuşçu Topluluğu’ nun çocuklarıyla başımıza gelirse...düşünmek bile istemiyorum!

Artık kaçak ava gidip yakalananlara 1.5 Milyar Lira’ya kadar ceza verilecek olması ( Yeni Asir, 23.10.00) beni teselli etmiyor. Sazlık yakmaya teşebbüs edenlere de 400 Milyon’a kadar ceza verilecekmiş...İyi ama kaybolan canlıları kim geri getirecek! Bakalım doğayla dost olmanın uygarlık ve çağdaşlık gereği olduğunu ne zaman öğreneceğiz...Avrupa’ ya benzemeye çalışıyoruz, yolumuz uzun...

Görüşmek üzere, kışınız rahat olsun dileklerimle, saygı ve sevgilerimle

Heike THOL- SCHMİTZ

Dernek Başkanı

İNDEX'e

20 YILDA BİR

wpe1.jpg (15224 Byte)Bu yıl Orman kampımızda çok nadir gözlenen bir olaya şahit olduk. Oradaki agavların birinin 8 m lik bir çiçek açtığını görme mutluluğuna sahip olduk. Agavlar'ın (ismi "ünlü" demek) anavatanı Meksiko'dur. Meksiko'nun fethinden (1525) sonra Avrupa'ya ilk defa girdi. Süs bitkisi olarak özellikle parklarda dikilen, dikenli, büyük bitki, türüne göre belli bir yaş geldikten sonra (bazen 20 sene sonra olabilir) sadece bir çiçek açıp ölür. Meksiko'da bazı agav türlerinden Tequila yapılır.

 

 

 

 

İNDEX'e

10. GENEL KURUL

2000 FAALİYET RAPORU

Sayın Üyelerimiz,

Onuncu genel kurul toplantımıza hoşgeldiniz. Onuncu dernek dönemine girmekteyiz.1991‘de kuruluşundan, 2001’e kadar beldemizde büyük değişimler oldu ve onlarla birlikte her senedeki çalışmalarımız biraz değişti.

Bu dönemin de çok faal geçtiğini söyleyebiliriz, aynısını geçen sene de söylediğimi biliyorum, ama faaliyetlerimiz çoğaldıkça, boş dönemler azalıyor. Her senenin Ağustos ayında faaliyet raporumuzu hazırlayınca ve geçen döneme şöyle bir geri dönüp bakınca bir iş ajandasına bakıyormuşum gibi geliyor bana.

Bu sene de 9 yeni üyemiz oldu, az da olsa artık üye potansiyelimize yaklaşmışız gibi görünüyor. Her sene olduğu gibi aidatlarını iki dönemden daha uzun süre ödemedikleri için birkaç üyeliğin ne yazık ki silinmesi gerekiyordu.

1999 ekim ayında ‘Cumhuriyet Kupası’ olarak adlandırılan 4. Satranç Turnuvamız da çok başarılıydı. Her zamanki gibi derneğimizin ve Akyaka’mızın güzel bir tanıtımı oldu ve turnuva sırasında birçok insanla görüşebilme fırsatımız oldu. Satranç Turnuvamızın artık her sene Ekim ayında yapılması kararı zamanlama açısından iyi bir karardı, daha şimdiden birkaç başvuru var.

1999 senesindeki deprem felaketinden dolayı madalyaların dışında özel ödül vermedik. Ödül için harcanması düşünülen paraları beldemizde bulunan depremzede ailelere yardım olarak dağıttık. Bize ödül için bağış yapmak isteyenlere de aynısı yaptırdık. Sadece, gençlik mansiyonu vermemeye içimiz razı olmadı, eski Yaşar Bank Müdürü Sn. Ahmet AKKOYUN’a 10 milyon lira gençlik mansiyonu ödülü koyduğu için, Sayın Nail ÇİFTÇİ‘ye başhakemliği üstlendiği için ve Sn. GENCEL ve YÜCEL GÜRSOY ailelerine bize ev sahipliği yaptıkları için çok teşekkür ediyoruz.

Ayrıca Marmara Depreminden zarar gören ailelere topladığımız yardımları dağıttık ve her ay günlük ihtiyaçlarının bir kısmını karşıladık. Daha önceden alınmış bir yönetim kararına göre bağışlar peşin para olarak değil, maddi olarak verildi. İletmek için aldığımız bağışları da aynı şekilde verdik. Verdiğimiz eşyaları imza karşılığı dağıttık. Fazla gelen giyecek bağışlarını Sakarya’daki Özürlüler Derneği'ne, binası ve ümitleri çöktüğü için gönderdik. Depremzedelere yardımımız Mayıs ayına kadar devam etti. Mayıs ayında bu ailelerin geleceği netleşince maddi desteğimizi kesebildik.

Bunların dışında Akyaka Jandarma Karakol Şubesinin tadilatına da katkıda bulunduk. 50 milyon değerinde inşaat malzemesi bağışladık. Akyaka Jandarma Karakol Şubesi mensuplarına özellikle ovaya bakılması konusunda esirgenmeyen yardımlarından dolayı teşekkür ederiz.

Batı Akdeniz Çevre Platformu‘na (BAÇEP) katılma katkımız bu sene 10 milyonu buldu. Mart ayında düzenlenen Yatağan Toplantısına 4 üyemizle katıldık, Haziran için planlanmış olan Eğirdir Toplantısına, tarihinde aksama olduğu için katılamadık.

Ayrıca Kasım 99‘da Antalya’da yapılan ‘Su Samuru’nun Türkiye’deki Durumu’ adlı büyük bir sempozyuma ‘Akyaka Su Samurları’ konusunda bir bildiriyle, 4 üye olarak gittik. Basında da yer alan bildirimiz ‘Tabiat ve İnsan’ dergisinde yayınlandı. TRT tarafından hazırlanan bir yayına da uzun bir görüşme ile katılabildik.

Zaten basın çalışmalarımız açısından bu dönemin çok başarılı geçtiğini söyleyebiliriz: Antalya sempozyumu için yaptığımız çalışmalar yazılı basında, ardından NTV’in ‘Bu Toprağın Sesi’ programında yer aldı. Mayıs ayında Van Üniversitesi‘nin daveti üzere Van’a gittim. Orada verdiğim konferans hakkında bir çok yazı yazıldı. ‘Çağdaş Marmaris’ Gazetesi bize bir tam sayfa verdi. 5 Haziran, Dünya Çevre Günü’nde Milliyet Gazetesinde iki tam sayfamız, Ağustos sonunda Sabah Gazetesinde bir sayfamız vardı. Bir kaç kez ‘Yeni Asır’ gazetesine de çıktık. Ulusal ve yerel gazeteler düzenlediğimiz sergilere de yaz boyunca yer ayırmış. Bu dönem tanıtımda amacımıza ulaştığımızından eminiz.

Maalesef Akyaka Belediyesi tarafından hazırlanmış olan rehber kitaba bulunduğumuz katkıda yarım sayfalık reklamımız, verdiğimiz şekilde olmamıştır. Ne yazık ki reklam firmasına karşı dava açmak zorundayız.

Buraya yeni atanan Ula Kaymakamını, tanıtım amacıyla eşiyle birlikte yönetim kurulumuzca bir yemeğe çağırdık. Yeni Muğla Valisini ve bazı Vali Yardımcılarını ziyarete gittik.

Bu arada çok sık toplanan yönetim kurulumuzdaki arkadaşlarımıza bir daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum. En azından ayda bir yaptığımız toplantılar, işlevsel olarak ve dostça yapıldı. Sağ olun. Derneğimizin onuncu kuruluş yılında (önümüzdeki yıl) özel bir kutlama müjdesini de bu vesile ile vermek istiyorum.

Yılbaşında yönetimde yaptığımız bir anketin bazı sonuçlarının sizi de ilgelendireceğini düşündüğümüzden ‘İşte Gökova !’mızda yer aldı. Haber bültenimizin bir sayısını da yazın çıkartmağa çalıştık, maalesef çok az yazı gönderildiğinden dolayı çıkartamadık. Genel kurul toplantısından sonra hemen gazete işlerine başlayacağız.

Lokal açma fikrimizden vazgeçmeyip, birkaç mekana baktık, ne şekilde ve nasıl açabileceğimizi düşündük. Avukatımız ve Muğla Emniyet Dernekler Bürosu ile yaptığımız görüşmeler sonucunda tüzüğümüzde belirlenen ‘Lokal açma’ fıkrasının eksik ve yetersiz olduğunu öğrendik. Lokal açmak istediğimizde bunu yapabiliyoruz, ama yalnızca üyelerimize hizmet verebiliyoruz, halka açık bir işletme için ve gerektiğinde personel çalıştırmak için Türk Medeni Kanununun 46, 52/2, 53, 54. Maddelerine göre tüzüğümüze eklememiz gereken iki madde var: 3. Maddesine „n“ fıkrası olarak „Ticari faaliyetlerde bulunarak (Büfe, plaj işletmeciliği, çay ocağı v.b.) elde edilecek gelirlerin dernek gelirlerine dahil edilmesi“ maddesi ve 29. Maddesine „f“ fıkrası olarak „Ticari faaliyetten sağlanan gelir“ fıkrası. Üyelerimizin büyük bir kısmının yaz aylarındaki yoğunluğu gerekçesiyle şenlik gibi etkinliklerimiz için en uygun zamanın eylül ayı olduğu belirtildi. Ayrıca bu aylarda yoğunluklu olarak denetimler ve genel kurul toplantısıyla uğraşıldığından dolayı, tüzüğün 11. Maddesinin „Genel Kurul her iki yılda bir Eylül ayında toplanır“ şeklinde değiştirilmesini önermekteyiz. Bu değişiklikleri oylarınızla destekleyeceğinizi umuyorum.

5 Haziran, Dünya Çevre Günü’nde Akyaka İlköğretim Okulu ile birlikte planladığımız, sonunda Belediye tarafından da desteklenen ‘Belde temizliği’ etkinliğimiz sırasında yaklaşık 230 battal boyu poşeti doldurduk. O gün ders yerine bütün okul çoçuklarıyla ve öğretmenleriyle çöp toplamaya gittik, ödül olarak her öğrenciye eğitici bir çevre kitabı verdik. Küçüklerin boyama kitaplarını temin eden İl Çevre Müdürü Sn. Seyfettin TÜRKEKUL’a ve çocukların meşrubat ikramiyesini sağlayan yönetim arkadaşımız Sn. Ali ŞAHİN’e teşekkür ederiz. Büyük çocukların kitaplarını Muğla Kültür Müdürlüğü’nün kitap satış yerinden satın aldık. Orada çok güzel kitaplar bulunur.

İlkbaharda Dernek olarak Ula İlçe Eğitim Danışma Kuruluna halihazırda çağrılı olduğumuzdan dolayı Ula ilçesindeki okullarla daha sık işbirliği kuracağımızdan eminiz. Büyük kıvançla gittiğimiz ilk toplantıya özellikle çevre ağırlığında olan önerimizi götürdük.

Dünya Çevre günü ardından Akyaka esnaflarının desteğiyle planladığımız ‘Uzun Yalı Temiz Olsun’ projemizi değişik nedenlerden dolayı bu sene gerçekleştiremedik. Artık seneye daha geniş bir çerçevede başlatabileceği ümit ediyoruz. Bakalım beraber ne yapabiliriz.

‘Akyaka Antik Eserleri Koruma’ projesinde olumlu bir gelişme görünülmektedir. 1996 senesinde başlattığımız proje, Kaya Mezar’ın temizlettirilmesiyle başlayıp, levha kurdurulmasıyla ve Sayın Akbıyık ailesi tarafından bağışlanan bir bank kurabilmemizle devam etti. Sayın Akbıyık ailesine, Muğla İl Kültür Müdürümüz Sayın Hikmet ÖZ’e ve o zamanki Müze Müdürü Vekili olan Sayın Arif KÜÇÜKÇOBAN’a teşekkür ederiz. Kale’nin turizme katılması ve yol altında kalan ikinci kaya mezarının açılması gibi, projenin kalan bölümlerini, daha büyük bir hızla gerçekleştirebileceğimizi umuyoruz.

İlk olarak Mayıs ayındaki Asayiş Toplantısında bahsettiğim meşhur ve güzel olan Akyaka Azmak Köprüsünün artık tehlike arz etmesinden dolayı, beldemizin bir sembolü olan köprünün tadilatının tarafımızdan yaptırılmasına dair Belediye’ye bir dilekçe gönderdik ve Belediye „ tadilatı yapabilmek için yeterli mali güce sahip olduğu ve turizm sezonu sonunda gereken tadilatı yapacağı hususunu“ bize bildirildi. Yazık. Ahşap köprünün tadilatının yerine, betondan yapılacak yeni bir köprü planı olduğuna dair tereddütlerimizi Muğla Anıtlar Kuruluna ve başka ilgili kurumlara bildirdik.

Bize şimdiye kadar ulaşan, Akyaka çöplüğünün dağınıklığına dair şikayetleri Muğla İl Çevre Müdürlüğüne ilettik ve ayrıca Çevre Müdürü ile bir geri kazanım projesi tartıştık. Mavi Bayrak projesine bağlı olarak zaten bir geri kazanım projesi olduğundan dolayı ayrıntılı bir girişimimiz olmadı.

Bildiğiniz gibi Akyaka Halk plajı uluslararası bir kalite simgesi olan "Mavi Bayrak" aldı. Buna bağlı bir sürü aksamalar var ve iyice başımızı ağrıttı. Şartların bir çoğunun yerine getirilmemesinden dolayı bize ulaşan sorulara bütün araştırmalarımıza rağmen maalesef sadece eksik olarak cevap verebilmekteyiz. Şartlardan biri, beldede mevcut olan sivil toplum örgütleriyle işbirliği kurup, Mavi Bayrak’a bağlı olan sosyal faaliyetlerin yürütülmesidir. Şimdilik ne Belediye’den, ne Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’ndan, ne de ÖÇK’dan resmi bir temas yok. Başlangıçta herkesin bizimle bağlantı kurmaya çalışıp Bayrak alındıktan sonra irtibatı koparması tereddütlerimize neden oldu. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’na rahatsızlığımızı bildiren bir dilekçe gönderdik.

Ayrıca Dernek ve Belediye arasında artık gelenekselleşen ‘başıboş hayvan’ sürtüşmesi bu yıl da oldu. Köpekler buradan Marmaris Hayvan Barınağı'na götürüleceği bahanesiyle toplandı, ancak ardından oraya varmadıklarını öğrenmek zorunda kaldık. Bunu protesto edip ve köpeklerin nereye götürüldüğüne dair bilgi verilmesi için yazdığımız dilekçe, önceki yıllarda aynı konuda yazdığımız dilekçeler gibi cevapsız kaldı. Ula Kaymakamından yardım talebinde bulunduk.

İçme suyumuzun sakıncalı derecede kirli olduğunu öğrendikten sonra, Muğla İl Sağlık Müdürlüğü'nden bu problemin nasıl çözülebileceğine dair bilgi diledik.

Beldemizin yukarıda sıralanan problemlerinin, tüm Kurumlarla sürtüşmek yerine birlikte çalışarak çok daha hoş bir şekilde çözülebileceğini düşünmekteyiz. Maalesef her zaman istediğimiz gibi olmuyor.

Muğla Valiliğinin inisiyatifi ve desteği ile ‘Çevre kanunlarının düzenli olarak uygulanmasını’ isteyen bir imza kampanyası başlattık. Buna ilişkin çeşitli yüksek dairelere gönderdiğimiz bir çevre raporu ile ilk 150 imzayı teslim ettik. Anket devam etmektedir ve artık web sayfamızda da sunulmaktadır. Ayrıca bir bildiriyle Türkiye çapında yayınlamak üzere anketimiz Üniversitelere, basın organlarına ve değişik çevreye yönelik derneklere gönderildi. Tükiye’nin özellikle çevreye bakışına bir düzen gerektiği fikrini bir çok insanla paylaştığımızı görmek sevindirici.

Sürekli yürütülmekte olan internet çalışmalarımız da Webmastırımız Sayın Thomas Schmitz’in sayesinde çok başarılıdır. Çok teşekkür ederiz. Ayrıca bize sponsorluk eden Halil Turizm Şirketine, Cennet Restoran’ın Sahibi Sayın Kemal ŞAHİN’e, Server Turizm Şirketine, Akyaka Güneş Turizm Şirketine ve Yücelen Turizm Şirketine teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. İstatistik programımıza göre web sayfalarımızın ziyaretçi sayısı artık ayda 500’e yaklaşmaktadır ve her gün artış görülmektedir. Email box’umuzda bulunan elektronik postalar dünyanın her köşesinden gelmektedir.

Özel Çevre Koruma Kurumu ile bazı anlaşmazlıklar oldu. Yine de planladığımız yeni ‘Su Samuru Araştırma Projesi’ ile yeterince desteğimiz olacağını umuyoruz. Sualtı Araştırma Derneğiyle, kısaca SAD- DEMAG ile temas kuruldu ve beraber büyük bir araştırma projesini planlamaktayız. Ankara’da yerleşen dernekten iki temsilciyi Mayıs ayında kişisel olarak davet edip, bir haftalık bir süreyle ağırladık. Su Samurlarını araştırmakla birlikte, bu tür büyük bir projeyi beraber nasıl yürütebileceğimizi tartıştık. Proje uzun süreli ve pahalı olduğu için, işe ulusal ve uluslararası sponsorlar aramak ile başlamamız gerekiyor. Sponsorların da ilgili ve bilgili olmaları gerekiyor diye düşündüğümüzden ‘Worldwide Fund For Nature’, ‘Greenpeace’ gibi kuruluşları uygun gördük. Umarız bizim planlarımız bitinceye kadar hala Su Samurları yaşamlarını sürdürmeye devam eder...

İlk olarak bu sene Sayın Ahmet BAŞMAN’ın Sanat Müziği Korosunun bize yaklaşmasıyla, işbirliği içinde düzenlediğimiz başarılı ve çok güzel geçen konser için emeği geçen koro arkadaşlarımıza, olağanüstü gayret sarfeden Sayın Ahmet BAŞMAN’a ve bize bir kere daha evsahipliği yapan Yücelen Otel'in Sahibi Sayın Hamdi YÜCEL GÜRSOY ve her zaman organizasyonlarla ilgilenen Sayın Nurullah GENCEL’e teşekkür ederiz.

Gelelim yaz faaliyetlerimiz olan sergilere: 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayraminda açılan ve çok sayıda ziyaretçi çeken ‘ATATÜRK Fotoğraf Sergisi’nin ardından Nail ÇAKIRHAN- Halet ÇAMBEL Kültür ve Sanatevi hiç boş kalmadı. İki haftada bir değişik sanatçıların açtığı sergiler halkın ve basının çok ilgisini çekti. Açılışlar umduğumuzdan da kalabalıktı. Bazı sergilerin tarihi için daha ocak/şubat aylarından başvuruldu.Tüm sergiler için emeği geçen arkadaşlara bir daha teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca geçen senelerde yaşadığımız, bir açılış sırasında verdiğimiz meşrubatların soğutulma problemini bize bir buzdolabı vererek çözdüklerinden, Sayın Naci Kaya’ya ve Sayın Albrecht WENZEL’e çok teşekkür ederiz. Belde sakinleri sağ olsunlar, artık sergi faaliyetlerimize alıştılar ve sergi açılışlarının anonsları Belediye tarafından artık sunulmamasına rağmen, afişlerimize bakıp sergi tarih ve saatlerini öğrenmişler. Bu ilan problemimize dair Ula Kaymakamı'na bir dilekçe gönderdik.

Ve son olarak, bizim bu tür başarılı faaliyetleri gerçekleştirmemize olanak sunan Sayın Halet ÇAMBEL ve Sayın Nail ÇAKIRHAN’a sevgi ve teşekkürlerimizi bir kere daha iletmek istiyorum.

Faaliyetlerimizin sizi memnun ettiği ve yaptıklarımızı kabul ettiğiniz ümidiyle

 

Yönetim Kurulu adına teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Heike THOL- SCHMİTZ

Dernek Başkanı

İNDEX'e

Azmak Köprüsü'nün onarımını teklıf ettik

wpe1.jpg (22487 Byte)

Mayıs’ta gerçekleşen Asayiş Toplantısı’nda aramızda konuşulan ve yaz başında da metnini hazırladığımız Azmak köprüsü tadilatını yaptırmak üzere Temmuz ayında Belediye’ye yazdığımız dilekçe:

„Akyaka Beldesi’ nin güzel Azmak köprüsü’nün durumunun çok iyi olmamasından ve aynı zamanda turistik bir sembol olmasından dolayı sözü edilen köprünün korunması dileği ile turizm sezonu bitiminde tarafımızdan köprünün tadilatının yapılması için izin ve gereğini saygılarımızla arz ederiz.03.08.00

ve Belediye’den gelen cevap :

„İlgi yazınızda beldemizde bulunan azmak köprüsünün durumunun çok iyi olmamasından ve köprünün korunması amacıyla tadilatının başkanlığınızca yapılacağından bahsedilmekte olup; Kurumumuzun tadilatı yapabilmek için yeterli mali güçe sahip olduğu ve turizm sezonu sonunda gereken tadilatı yapacağı hususunu; Bilgilerinize rica ederim.“14.08.00

İNDEX'e

 

Ayrıca uğraşmakta olduğumuz konular:

Valiliğin inisiyatifinde hazırladığımız ve değişik bakanlıklara ilettiğimiz 39 sayfalık çevre dosyamızın gönderildikten sonraki yazışmaları devam etmektedir.

Maalesef her kış olduğu gibi ovamızın kaçak av ve ona bağlı olan sazlık yangınları ile uğraşmak zorundayız.

Gerçekleştirilecek olan Akyaka Kanalizasyon Projesi’ nin çevre etkilerini araştırmaktayız.

Mavi Bayrak Projesi’nin doğru uygulanmasıyla da meşguluz.

Derneğin iç yönetimi ve idari işleri de tam bir kış faaliyeti.

Bilimsel doğa çalışmaları da devam etmektedir.

İNDEX'e

Muğla İli’ nin bir limanı daha

Muğla İli’ nin bir limanı daha olacak diye bir söylenti duyduk. Sözü edilen limanın ya Ören’de ya da Gökova’da yapılacağı söyleniyor. Jeotermik , atıklar ve diğer altyapı problemlerinin nasıl çözüleceğine dair hala bir bilgimiz yoktur. Araştırmalarmız sürüyor. Liman ve ona bağlı çevresel problemlerin Aralık ayında yapılacak AKÇEP/ BAÇEP toplantısında yer alacağını BAÇEP Sekreteryası’ ndan öğrendik.

İNDEX'e

Türkiye'nın Kuşçuları Burdur'da bir araya geldiler

wpe4.jpg (13049 Byte)

Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD), Burdur Belediyesi’ nin katkılarıyla 19- 20 Ekim tarihlerinde kuş gözlem topluluklarının bir araya geldiği bir konferans düzenledi. Türkiye’ deki ondan fazla kuş gözlem topluluğunu bir araya getirmeyi amaçlayan konferansta, kuş korumacılığı konusunda geleceğe yönelik planlar ve etkinlikler belirlendi. Konferansın ikinci günündeyse atölye çalışmaları yer aldı.

Konferansın ardından 22 Ekim tarihinde, Burdur’ un sembolü haline gelen ve nesli tehlike altında olan dikkuyrukların önemini vurgulamak amacıyla „Dikkuyruk Şenliği“ düzenlendi. Tüm kuş gözlemcileri ve Burdur Halkını bir araya getiren bu şenligin amacı, dikkuyrukların yanısıra onların yaşam alanı olan Burdur Gölü’ nün önemini Burdur’lulara anlatmak idi. Yıllardır Burdur Belediyesiyle işbirliği içerisinde Burdur’ da doğa koruma çalışmaları yürüten DHKD’ nin düzenlediği şenlik; özellikle çocukları bilgilendirmeye yönelik etkinlikler içeriyordu. Şenlikte çocuklar için oyunlar, yarışmalar, sergiler, folklor gösterisi, ürün tanıtımı ve satışlarının yapıldığı standlar, açılış yürüyüşü gibi etkinlikler yer almıştır.

İG Haber merkezi

İNDEX'e

 

ÇAKIRHAN EVİ TESCİL EDİLDİ:

T.C.

KÜLTÜR BAKANLIĞI

İZMİR II NUMARALI KÜLTÜR VE TABİAT

VARLIKLARINI KORUMA KURULU

KARARI

48.07/151

Toplantı Tarihi ve No : 19.1.2000-601 Toplantı Yeri

Karar Tarihi ve No : 19.1.2000-9098 İZMİR

 

Muğla İli, Ula İlçesi, Akyaka Beldesinde, Mülkiyeti Nail Çakırhan’a ait olan, 3 pafta, 1870 parseldeki Ağa Han mimarlık ödülü kazanan Nail Çakırhan Evi’nin tescil edilmesi istemine, ilişkin Muğla Valiliği İl Kültür Müdürlüğü’nün 28.9.1999 gün ve 3439 sayılı yazısı okundu, ekleri incelendi, yapılan görüşmeler sonunda,

Muğla İli, Ula İlçesi, Akyaka Beldesinde (./.) yeralan ve 1983 yılında Ağa Han Mimarlık ödülü kazanan Nail Çakırhan Evi’nin, korunması gerekli kültür varlığı niteliği taşınması nedeniyle, 2863 ve 3386 sayılı yasalar uyarınca korunması gerekli sivil mimarlık örneği olarak tescil edilmesine karar verildi.

Filiz GÜRBOĞA Deniz TÜRKMEN Sanat Tarihçisi Müdür

Kurul üyelerinin imzaları

İNDEX'e

Suzi Su Samuru’nun maceraları

„Hello" !

wpe5.jpg (6169 Byte)...yaz geçti ya, artık „hello“ diyeceğim. Biz yabancı dil öğrenmeye başlıyacağız galiba. Azmak’ ta tur teknelerindeki turistleri dinleyince neler öğreniyorum, neler: „like an aquarium", „look , fish", „look, terrapins", bundan sonra sizlere sadece İngilizce konuşucam. Keşke bu seneki dört yavruma da aynısını öğretebilseydim, ama onlar büyüyünce burayı terk ettiler. İyi ki gittiler, yoksa burası çok kalabalık olacaktı. Ama sonuncusu da gittiğinden beri kendimi çok yalnız hissediyorum (hep böyle olur, en zayıf olan en son gider, en çok emek verdiğim...). Çağırıyorum ama kimse gelmiyor. Eskiden onları götürdüğüm yerlere gidiyorum...gittiler, dönmezler. Biliyorum alışacam, vakit gecirmek için İngilizce öğrenmeye devam edebilirim...

Ama bir yandan da içim rahat, hiç değilse birkaç ay kimseye bakmak zorunda olmadan, sorumsuzca vakit geçirebileceğim. Bu yavrular beni iyice zayıflattı, önce onları iki ay karnımda taşıdım, sonra emzirdim, besledim, onlar için avlandım, didindim durdum - zavallı Suzi zayıflamaz mı?! Bütün güzel yağlarım eridi. Yeri gelmişken; vücudumun „balık eti“ kıvamında olduğunu söylerler! Şimdi eşim gelene kadar kendime bakacağım! Tembellik edicem, paylaşmak zorunda kalmadan bol bol yiyicem, kürküme bakıcam. Güzelleşicem! Dönünce bana bayılsın!!!

Etrafı seyrederek de iyi vakit geçirdim, televizyon seyretmek gibi. Azmak’a yeni göçenler oldu, önce uzun zamandır buraya uğramayan sumrular geldi. Çok yakışıklı kuşlar- ve seyrine doyulmaz uçuşları! Bu kadar hafif, bu kadar elegan, en küçük esintiyi değerlendirerek, havada „kayar“ gibi. Tabii ki, beslenmek için böyle süzülüyorlar, Azmak üstünde uçan böcekleri avlarlar, sinek, su bakireleri...Ah keşke ben de uçabilsem!

O zaman, flamingolarla birlikte uçardım, pembe sürü ortasında kahverengi bir leke olurdum! Ama o zaman daha da kolay vurulurdum...Eskiden benim atalarımı vurdukları gibi, şimdi de bu güzel kuşları vuruyorlar. Ne için acaba? Etleri yenmez, kimseye zararları yoktur, sadece güzeldirler! Anlamam mümkün değil...

Ama zaten bu „iki ayaklı tüysüzleri“ anlayamıyorum, hiç değilse bazıları beni sevmeyi öğrenmiş olsalar...artık kışa kadar „bye bye" ...

Sevgilerimle suzi wpe2.jpg (2121 Byte)

Suzi’nin İngilizce sözlüğünden :

*"like an aquarium" = akvaryum gibi

*"look! " = bak!

*"fish" = balık(lar)

*"terrapins" = su kaplumbağa(lar)ı

*"sumru" / kara gagalı sumru" =

kuş, latince: Chlidonias niger, akarsular üstünde kırlangıç gibi uçar, uçarken sinek, böcek vs avlar, nadiren de küçük balıkları yakalar

*"flamingo" = kuş, latince: Phoenicopterus ruber,

pembe tüy ve gri/pembe uzun bacakları leylek boyundadır. Özel kaşıklı gagasıyla sığ sulardaki planktonları (ufacık varlıklar) "süzer".

--------------------------------------------------------

*"yavru işi/ yavruların terk etmesi" =

Suzi' nin bu senede dört yavrusu vardı!!! Yetişkin duruma gelince, su samurları, yaşama alanları dar gelir ve kendilerine başka habitat aramak üzere büyüdükleri yeri terk eder. Bizim burada yaşayan su samurları Akçapınar'a, Çetibeli'ne, Köyceğiz'e kadar gidebilir.

İNDEX'e

BATI AKDENİZ ÇEVRE PLATFORMU

BAÇEP

DENİZLİ TOPLANTISI / 16- 17 EYLÜL 2000

SONUÇ BİLDİRGESİ

Batı Akdeniz Çevre Platformu (BAÇEP)’ nun 16-17 Eylül 2000 tarihleri arasında, Denizli Honaz İlçesinde ve Denizli merkezde yapılan 2000 yılı, 3.dönem çalışma toplantısına; Denizli- Muğla- Marmaris- Dalyan- Alanya- Antalya- Eğirdir- Burdur- Akyaka- Fethiye BAÇEP katılımcılarının yanısıra, aktif olarak Denizli Valisi Yusuf Ziya GÖKSU, Honaz Kaymakamı, ev sahibi olarak Honaz Belediye Başkanı, Kamu Kurum Temsilcileri ile Honaz halkı katıldı.

İki gün süresince yapılan oturumlarda, yoğun tartışmalar yapılarak görüşler oluşturuldu. Oluşturulan ve kamuoyuna duyurulması için sonuç bildirgesinde yer alması kararlaştırılan konular özet olarak aşağıdaki gibidir.

1-Zaman zaman katılım ve ilgi düşüklüğü görülen BAÇEP toplantılarının; bu dönem toplantısında gösterilen performansın’ da olumlu katkısı ile devam etmesinin yararlı olduğu tespit edilmiştir. Bu tesbitin gereği olarak, 2001 yılı çalışma programının daha etkin olması için her katılımcının sorumluk alması,

2-Başta Denizli’ den geçecek otoyol olmak üzere, ülke genelinde uygulanan kara yolu politikalarına karşı çıkılarak, toplu taşımacılıkta ihmal edilen demiryollarının yeniden gündeme getirilmesi. Buna bağlı olarak, verimli tarım alanlarını azaltan, geçimini bu alanlardan sağlayan insanları yoksullaştıran, doğal dokuyu bozan ve küçük bir ticaret azınlığı için geliştirilen ve yaygınlaştırılan otoyol çalışmalarına DUR denilmesi,

3-Burdur’da birincisi tamamlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin göle ve çevresine ve bu ortamda yaşayan canlılara verdiği zarar ortada iken, kurulması düşünülen 2. Organize Sanayi’ nin mutlaka engellenmesi,

4-12 Özel Çevre Koruma Bölgesinde, koruma kurallarına yapılan saldırılar sonucu oluşan çevre tahribatlarına karşı duran, bu bölgede gözü olan çıkarcılara ve talanlara karşı mücedele eden kişi, dernek, inisiyatif grupları ile dayanışma içinde olunması ve desteklenmesi,

5-’Hukuka saygı’ kavramı çerçevesinde, uygulanmayan mahkeme kararları ve Çevre Kanunu’ na rağmen yürütülen yasa dışı faaliyetlere karşı, uyarıcı ve baskı yaratıcı çalışmaların yapılması,

6-Hiç bir standarda uymadığı herkesçe bilinen ama, buna karşın tabu haline getirelen ve turizm için göz yumulan MAVİ BAYRAK uygulamalarına karşı çıkılarak suç ortağı olunmayacağı,

7-Deprem sonrası oluşan piyasada, denetimi eline geçiren ve fahiş fiyat talepleri ile duygu sömürüsü yapan denetim firmalarına karşı çıkılması,

8-Kentlerin çevresini sarmalayan ve büyük çevre felaketi taşıyan çöp depo alanlarına giden çöplerin azaltılması, hatta yok edilmesi için oluşturulan ve ÇÖPSÜZ EVLER- ÇÖPLÜKSÜZ KENTLER hedefi için Muğla’ da Belediye’ nin gönüllü çalışmaları ile ilerleyen yeniden kazanım projesi (YEKAP)’ nin yaygınlaştırılması,

9-Bergama’ da siyanürlü altına karşı yıllarca etkin mücadele yürüten yöre insanlarının , gizli örgüt üyesi olmak suçundan yargılandıkları DGM sürecine katılarak destek olunması,

10-Çernobil faciasını dünya’ ya armağan (!) eden Rusya’ nın 2020 yılına kadar yapmayı planladığı, 23 nükleer reaktör’ e karşı duyarlılık gösterilmesi; reaktörlerin yeni bir çevre felaketi yaşatacakları gerekçesiyle projeye karşı çıkan ve Rusya’ da hükümetin bu kararına karşı mücadele eden „Eko Savunma ve Antinükleer Grub’a" destek olunması,

Ayrıca,

Yurtta ve Dünya’da, çevre’ ye ve çevre mücadelesine karşı gelişen olaylar karşısında görüş oluşturan BAÇEP katılımcıları : 2001 yılı programı oluşturmaları için çalışma grubu oluşturdu. Bu grupta: Ayşe SELİMOĞLU, Lerzan SÜZÜK, Şafak ÖZKAYACAN, Aynur HANAY, Kıymet LAFCI, Mustafa TUNCAELLİ, Meral BELTAN, Cem AVŞAR, Şafak Ahmet DENİZ görev aldı.

BAÇEP Sekreteryası

İNDEX'e

Akyaka’da köpekler toplandıktan sonra nereye götürülüyor?

Belediye ile aramızda artık gelenekselleşen ‘başıboş hayvan’ sürtüşmesi bu yıl da oldu. Köpeklerin buradan Marmaris Hayvan Barınağına götürüleceği bahanesiyle toplandığını, ancak ardından oraya varmadıklarını üzülerek öğrendik. Mayıs ayındaki toplama eyleminin ardından protesto edip köpeklerin nereye götürüldüğüne dair bilgi verilmesi için yazdığımız dilekçe, önceki yıllarda aynı konuda yazdığımız dilekçeler gibi cevapsız kaldı. Topladığımız ifadelere göre Marmaris’e köpek götüren bir araç görülmemişti, ancak Belediye’nin çöp kamyonunun neden aynı günün gecesinde saat 01:00 sıralarında çöplüğe gittiğine dair sorular akla gelmiştir. Yapılan araştırmalarda çevrede hayvan cesetleri bulunmamıştır. Ama köpekler yok ve akibetleri belli değil. Televizyonda kötü örneklerini gördüğümüz gibi preslendiler mi, zehirlendiler mi, gömüldüler mi ya da hayvanlar üzerinde deney yapan şirketlere mi satıldılar?

Bu konuda Ula Kaymakamı’ndan yardım talebinde bulunduk, cevap alamadık.

Ekim ayında Belediye tekrar başıboş köpeklerin toplanacağını ve Marmaris Hayvan Koruma Derneği’ne götürüleceğini anons ettiğinde köpeklerimizi bağlı tuttuk. Ama duyarlı bir Akyaka sakininin Marmaris Hayvan Koruma Derneği başkanına telefonla durumu bildirmesi üzerine başkan, vekili ve bir basın ekibi gelerek durumu incelemiştir. Ertesi gün kendilerine biz de telefon ederek bilgi aldık. Aldığımız bilgi aynen şöyle:

”Marmaris Hayvan Koruma Derneği’ne ne şimdi, ne de daha önce Akyaka Belediyesi tarafından köpek getirilmemiştir, Akyaka Belediyesi’nin bu ilanı gerçek dışı ve yanlış bir ilandır, konu hakkında derneğimizin bilgisi yoktur. Ama madem ki böyle bir ilan yaptınız, tüm iyi niyetimizle buraya gelmişken köpekleri bize verin, birlikte götürelim talebimize de olumsuz cevap verdiler."

Edindiğimiz diğer bilgi ise; daha önceki köpek toplama kampanyasında olduğu gibi, bu kez de Marmaris Belediyesi’de çalışan K.G. buradaydı. Bu şahsın köpekleri topladıktan sonra ne yaptığı, canlı ya da ölü olarak nereye teslim ettiğine dair bir bilgi yoktur.

Marmaris Hayvan Koruma Derneği Başkanı’na ”Marmaris’teki gibi bir barınak yapmak için paramız yok” demiş Belediye Başkanı. Üç yıl önce kendilerine güzel ve uygulanabilir bir ‘Başıboş Hayvan Projesi’ sunduk, cevap alamadık...

Başıboş köpeklerle dolu sokaklar bizi de rahatsız ediyor ve biz de en az sizin kadar bu tür çatışmalardan bıktık! Birlikte sunduğumuz veya ona benzer başka bir projeyi hayata geçerebiliriz. Bu problemi birlikte çözelim! Sürtüşmeye son verelim...

İNDEX'e

wpe7.jpg (7053 Byte)ÇOCUK GÖZÜYLE

Ben Toprak Deniz Odabaşı. Üç yıl önce Akyaka’ya yerleştik. Azmak'ı ilk görüşümde Akyaka’ya anlam kattığını düşündüm. Fakat sonra tanık olduklarım dehşet verici idi. Azmak yanındaki ağacların kesilip, sürekli bataklığın ateşe verilmesi. Kale taraflarına çıktığımda , bataklığa bakıyorum. Dehşete kapılıyorum. Çünkü, karşımda bataklığın yarısı simsiyah, yarısı normal görünümü var. Ben Akyaka’nın gitgide bir beton yığınına dönüşmesini istemiyorum. Ben, buranın daha da güzelleşmesini istiyorum. Ve Azmak, bir su samuru ailesine de ev sahipliği yapıyor. Azmak’ın kirlenmesinin ve bataklığın yakılmasının onlarıda etkilediğini düşünüyorum. Bataklıkta yaşayan birçok canlı türü var. Her yangında bu canlılardan birçoğu yokoluyor. Kuşların yumurtaları ve bataklık fareleri yanıyor. Bazı kuşlar kurtuluyor ama onların da yuvaları, köpeklerindevaları yok oluyor. (Bunları yazarken bile içim sızlıyor)

Bu güzel beldede, köpeklerin de pek yaşama hakkı yok.

Sizce, çağdaş insana sokaklarda köpekleri zehirlemek ya da toplayıp onları yoketmek yakışıyor mu? Tabii ki hayır. Peki sizlere soruyorum büyüklerim, insan yeryüzündeki en akıllı varlıksa, neden yaşadığı doğal ortam dolayısıyla da kendini yoketmek için bu kadar çaba harcıyor? Hızla yaşadığı ortamı ve kendini yok eden hatta bu konuda birbiriyle yarışan insan yeryüzünün en akıllı varlığı olabilir mi, sizce?

İNDEX'e

İnsan yaşadığı yere benzer o yerin toprağına,

o yerin suyuna benzer toprağını iten çiçeğe... *

Etrafına uyum sağlamakta zorlanan insan, çareyi etrafını kendine uydurma çabasıyla doluyor. Tıpkı üşüyen insanın evrimsel olarak tüy çıkarmayıp (bilakis döküp) koyun postuna sarılması gibi.

Başkalarıyla birlikte yaşamayı öğrenme sürecinin başlarında, elbette bencil bir canlı olan insan, ötekinin bütün varolma haklarını ve onu görmezden geliyor, ta ki kendisinin varoluşu tehlikeye girsin. Sonra ona da yaşama hakkı tanınabilir. ‘Bir bileği ancak bükemeyince öpmek’ kabülü, insanı illa ki bileği bükmeye zorluyor; en azından denemeye... Sonra el öpmek saygı göstergesi oluyor ya asıl bu tarafı komik; çünkü bu saygı değil korkudur bir kere, içten içe kin güden.

İnsanın eşya ile olan ilişkisindeki aksama... Eşyanın kendisine yaptığı iyilikleri görmezden gelen nankör... Süsleyerek güzelleştirebileceğini sandığı ama yemek ve su vermeyi unuttuğu atı.

Çünkü insanlar (yalnızca egolarıyla yaşayan insanlar), egolarını tatmin edemeyince gurur adı verilen bölgeleri inciniyor. Ve onur diye adlandırılan (özsaygı) saygı ortadan kalkmıyor ama gurur ağır basıyor. Gururunu kurtarmak(!) peşinde koşarken yitirdiği onurun farkına varmak için yapmaları gereken çok şey var; yaklaşık kırk fırın...**

Kendisine saygı göstermeyen insandan da çevresine saygı göstermesi beklenemez. Kısa vadede çok kazanıp uzun vade için o uzak vadenin gelmesini bekleyenlerin durumu karikatürdeki dahi balığın durumundan çok ta farklı değil.

Bir kuş havalandı, gidiyor. Nereye gittiğine dair bir fikri olan var mı, yeryüzünde? O ki her şeyin sorumlusu... Omelas’ın baş kahramanı: Günah keçisi. Ya da Kozinski’nin ‘Boyalı Kuş’u, hemcinslerinin arasına karışmaya sevinçle giderken renkleri dolayısıyla düşman sanılıp yine hemcinsleri tarafından öldürülen...

Birkaç tane daha Mavi Bayrak asalım, cankurtaranımız var diyelim, eksiğimizin kalmadığını söyleyelim - biz de inanalım- ve şükredelim. Nasılsa yardımsever insanlarımız denizde boğulmak üzere olan birini görünce, ilkel yöntemlerle de olsa, ellerinden geleni yapıyor. Sedyemiz yok belki ama şezlonglar acil durumlarda daha bir çok Mavi Bayrak’lı sahilde yapıldığı gibi sedye olarak görev yapabilir. Buradaki tek tehlike şezlonglarımızın yakında şizofrenik eğilimler göstererek hastanelere kaçmaları olabilir.

Şezlonglarda görülen bu şizofrenik yapı lifeguardlarda (cankurtaranlarda) da biraz farklılık gösterse de gözlemlenebilir. Kendilerini lifeguide (yaşam kılavuzu) zannediyorlar. Tek sorun hizmetlerinin sürekli olmayışı. Önemli bir karar vermem gerekiyordu yaşam kılavuzu’cuğuma sormak, danışmak istedim ama hafta sonu depresyonundaymış. Hayır, bir şey değil geçen birini kurtarmaya çalışırken gördüm, yalnızca öğütler veriyordu (zavallı kadıncağız marketten jilet almak için ayaklandı koşmaya başladı).

”Doğal güzellikleriyle dikkat çeken Mavi Bayrak’lı Beldemizin plajında güneşlenen insanlar, tuvalet gibi doğal gereksinimlerini, doğal şartlar altında doğada giderebilirler!” diye bir şey düşünülmüşse projenin son derece başarılı olduğunu itiraf etmek gerekiyor.

Mavi Bayrak hepimiz için hayırlı uğurlu olsun, daha nice Mavi Bayrak’lara, Allah ne Mavi Bayrak’ımız varsa versin.

Cüneyt Büyükdağ

* Edip Cansever / Mendilimde Kan Sesleri

** kırk fırın: eski bir iş ölçüsü birimi (YN)

GERİ DÖN

„ YENİDEN KAZANIM BİR DEVRİMDİR „

 

Yeniden Kazanım:

Ürünlerin bir hammadde gibi kullanılıp aynı ya da değişik bir türe çevrilerek birden fazla kullanım sürecidir.

Çağdaş Kentler:

Çöplüğü olmayan kentlerdir. Oysa kentlerin çevresini sarmayalan insan yaşamına yönelik en büyük tehlike ise, çöp depo alanlarından gelmektedir.

Yaklaşık 2900 Belediyenin neredeyse tamamına yakınındaki vahşi depo alanları hiçbir önlem alınmadan en büyük çevre sorunu olarak yanı başımızda yer almaktadır.

Dünyanın gelişmiş kentlerinde çöpler kaynağında ayrıştırılırken, kalanı da yeraltı suyu ve toprak kirlenmesi etkenleri denetim altına alınarak, etkisiz hale getirilmektedir.

Dünya yeniden kazanımı bir devrim olarak nitelemekte ve bu yöntemi zorunlu ya da gönüllü uygulamalar ile geliştirmektedir. Çöplerin imhası ve değerlendirilmesi için geliştirilen fabrika gibi tesiler artık kullanılmamakta, bunlar yerlerini yeniden kazanım çalışmalarına terk etmektedir. Şu anda ulaşılan teknolojik düzey ile çöp depo alanlarına giden katı atıkların % 90ının yeniden kazanılması olanaklıdır. Uygulamada %50yi geçen ülkeler bulunmaktadır.wpe3.jpg (20655 Byte)

Bu eğilimlere bakarak 21.YY kentlerinin çöplüksüz kentler olacağını söylemek ileri görüşlülük sayılmamalıdır. Yeniden kazanımın üreteceği ekonomik katkı oldukça caziptir.

Yatırım ve ve işletme sermayesi gereksinimi ise oldukça azdır. Tüketim toplumu olma yolunda hızla ilerleyen ülkemizde katı atıklar hızla artmaktayken buna bağlı olarak sınırlı doğal kaynaklar da hızla tükenmektedir. Sırf bu nedenlerden ötürü bile yeniden kazanım hem siyasal hem de yapısal avantajlardan dolayı olmalıdır.

Biz Muğla Belediyesi olarak bu tercihi yaparak kısa adı „YEKAP“ olan yeniden kazanım projesini hazırladık ve uygulamaya başladık.

İlk olarak Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbiliği içinde 4 aylık bir program dahilinde 20 okulda sınıf sınıf anlatarak 11.000 öğrenci ve öğretmen bilgilendirmesi yaptık. Bu çalışmalardan 100 kişilik ÇEVRE KORUMA GÖNÜLLERİ ORDUSU oluşturduk ve çalışmaya başladık...

Dostluk ve sevgi ile..

Reşat Uygun

İNDEX'e

 

wpe4.jpg (2867 Byte) VAH AVCI VAH

Gökova, sadece su samurları için değil, habitat olarak korunmaktadır. Bari ve göçmen kuşlar için cennet olması gereken ova (göl), bazı türler için bir savaş alanına dönüşmektedir. Yaban ördeği, kaz, eti yenen ya da yenmeyen ter türlü hayvan hala merhametsiz ve mevzuatsız bir şekilde avlanmaktadır.

Her sene flamingo sürüleri ovaya inmeyi denerler. Her Allahın senesi koruma altında olan bu güzel kuşlar vurulur, yaralanır, öldürülür, uzun plajda cesetleri bulunur. Ayrıca, eti dahi yenmeyen bu kuşları katletmek GEREKLİ Mİ? Özellikle Akçapınar ve Gökçe’den „avcıların“ bu amaçla geldiklerini duyduk. Yazıklar olsun!!! YOKSA BU, ÖLDÜRMEKTEN DUYULAN BİR HAZ MI? Bu tür bir eyleme „av“ değil, katliam denir!!! Böylesine güzel bir canlıyı katlettikten sonra hala aynaya bakabiliyor musunuz?

heike

İNDEX'e

 

Fikret Yaltraklı’nın yaşamı ve sanatı hakkında birkaç söz..

wpe3.jpg (7853 Byte)

1957’de Ankara’da doğdu. Sanat yaşamına İstanbul’da başladı. Misafir öğrenci olarak, İstanbul Üniversitesinde Felsefe - Estetik dersleri izledi. Onsekiz yıldır resim çalışmalarını sürdürmektedir. Bu süreçte İstanbul, Ankara, Bolu ve Batı Berlin’de olmak üzere on sergi açtı.

Ressam, yapıtlarında genellikle doğayı kendine konu eder. Bu doğa yalın bir doğa olmayıp, doğanın insancıllaştırılarak her bir yapıtta yeniden üretilmesidir.

İnsanı özünden kavrayarak, yaşamın estetik zorunluğunu doğanın kendisinde dile getirir.

 

 

İNDEX'e

Ülkü Onur

wpe2.jpg (6223 Byte)

1993 de Londra’ya İngilizce öğrenmeye gitti fakat resim çalışmaktan daha çok keyif aldı ve bu bir tutkuya dönüştü.

B.C.A. English School’da İngilizce, Richmond Adult Community College’de John Robinson öğretmenliğinde kara kalem ve pastel kullanma tekniğini öğrendi.

Suna Stoddard, Carl Nayis ve Benedittle evlerini teknik resim ve pastel olarak çalıştı.

1994 de bir süre Kayhan Keskinok’un öğrencisiydi.

1995 te yağlı boyaya geçti ve aynı yıl Muğla'da ilk karma sergiye katıldı. M.G.S.A.'de kurslara katıldı.

2000 de Akyaka'da 5. kişişel sergi açıldı.

Resim, müzik, edebiyat daha doğrusu güzel sanatların evrensel bir dil olduğuna ınanıyor ve din, ırk, dil ayırımı gözetmeksizin tüm insanları, barışı, doğayı, sporu seviyor.

Çağdaş - yalın - etkileyici resimçalışmayı amaçlıyor.

Savurgan, gerçeklerin yok edildiği bir dünyada resim yapmak insanlarda benzer duyguları diri tutabilmek - paylaşmak olabilir mi? diyor.İnsanlar, sadece sevdikleri, benimsedikleri bir şeyle hayatlarını özdeşleştirebilirler.

İNDEX'e

 

ŞİİR

ZEVK

Sabahleyin pencereden ilk bakış

Yine bulunmuş eski kitap

Heyecan dolu yüzler

Kar, mevsim değişimi

Gazete

Köpek

Diyalektik

Duş almak, yüzmek

Eski müzik

Rahat ayakkabı

Anlamak

Yeni müzik

Yazmak, ekmek

Yolculuğa çıkmak

Şarkı söylemek

Hoşnut olmak

 

Bertold BRECHT

#INDEX: